Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Toplumsal Cinsiyet ve Eşitlik

Solfasol, kadın-erkek eşitliğini biraz sığ bir biçimde ele aldığı ve erkeklerin doğal olduğunu düşündükleri “erkekliklerini” bir türlü aşamamış olmasından ötürü, bir sorunla karşılaşmıştır. Bütün olumsuz sonuçlarına rağmen, bu sorun olmamış gibi davranmaya olanak yok.

Toplumsal Cinsiyet ve Eşitlik

Bu durumda, eğer ilerleyeceksek, böyle bir sorunla karşılaşmış olduğumuz bilinciyle, nasıl ilerleyeceğiz? İlerleyebilmenin koşulu hataları örtmek değil, görmek ve gördüğümüz/eleştirdiğimiz hataların tekrarlanmamasını garantiye almak olmalı.

Bundan daha düşük önemde olsa bile, sorunun yan alanları hakkında bilgilenmek ve içinde bulunduğumunuz erkek egemen toplumsal yapının belki farkında olmadan, belki de kolayımıza geldiği için, hiç üzerine gitmediğimiz koşullandırmalarını bilinç düzeyine çıkartarak, bütün bu tür reddedilmesi gereken davranışları, bir biçimde tartışma/öğrenme ve yapma biçimlerimizi değiştirme ve yaşamımızın doğal akışına uyumlaştırma sorunlarını nasıl ele alacağız?

Eğer Solfasol gerçekten “ilerici” hatta “sol” ve eşitlikçi, cinsiyet ayrımcılığı yapmayan ve aslında hiçbir biçimde ayrımcı olmayan bir tahayyüle sahipse, buradaki insanlar eğer kendilerini bu nitelikte insanlar olarak görüyorlarsa/ böyle olmak istiyorlarsa, çok basitmiş gibi görünen ve daha her şeyin başlangıcında yer alması gererken, kadın-erkek, toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından eylemli duruşumuzu nasıl tanımlayacağız? Erkekler olarak, bulunmamız gereken yeri nasıl saptayacağız?

Eğer Solfasol gerçekten, Türkiye için “daha iyi” bir yaşama biçimi önerdiğini düşünüyorsa, “taciz” gibi önemli bir tartışma yaşadıktan sonra, bu alandaki çözümü, sadece olası faile / faillere odaklanarak bulamaz.

Yaşanan bunca olumsuzluğu, bir öğrenme ve daha eşitlikçi, toplumsal cinsiyet ve özellikle kadın özgürlüklerini - gelişmesini önemseyen bir arayış olarak değerlendirebiliriz. Bu olumsuzluğu, toplumsal ilişkilerde, hiçbir biçimde, başka hiçbir özneye karşı baskıcı ve emredici-üstünlük sağlayabilecek (ya da hiyerarşik) olmayan bir ilişki örüntüsünü yeniden yaratmak için yapılacak arayış ve uğraşlarla düzeltebilir ve aşabiliriz. Solfasol’ün bunu eylemli olarak gerçekleştirebilmenin yollarını bulması gerekir.

Nelerin nasıl yapılabileceği konusunda, eşitliği zedeleyici ya da zedeleyebilme olasılığı bulunun ama gündelik yaşam ve bütün erkeklerin genlerinden geldiğini zannettikleri, daha çok kültürel olan “erkek egemenliği/ üstünlüğü” anlayışını/ davranışlarını normalleştirmiş olabileceğimiz gerçeğini, biz, kendimiz için, kendi ideallerimiz için ve olmasını istediğimiz geleceği kurmak için, nasıl aşacağız?

Solfasol’deki topluluk için, davranışlardaki eşitliği geliştirmek, aynı zamanda daha demokratik ve daha çoğul bir örgütlenme yapısıyla, hem ileriye doğru yürümek ve iş yapabilmek/ üretmek, hem de önemli olan tek konunun bu işin yapılmasındaki kolaylık,

verimlilik, ya da zamanındalık veya ucuzluk ya da estetik değerlerle donanmışlık değil de, Solfasol’deki en ortak değerleri, gerçekten hepimizin yaşamında
her an üretebiliyor/ geliştiriyor olmanın öz güveniyle yapabilmek,
anlamına gelmelidir. Bunun için, eskisinden yaptığımızdan daha çok çaba göstermeliyiz.

Bunu yaparken, aynı zamanda her insana/ insanlık onuruna verilen önemi de gözden kaçırmamak, daha iyi olmak için çaba gösterirken, cezalandırıcı bir sonuçla karşılaşmış olan arkadaşlarımızın da, izole edilmemesine dikkat etmek, kendisini geliştirme arayışını desteklemek, yeniden kazanabilmek için ihtiyacı olan desteği sağlayabilmek gerekir. Ancak bütün bu çabaların, hataların üstünün örtüldüğü/ görmezden gelindiği, ya da hatanın hafifsendiği gibi bir izlenim oluşmadan sağlanacak bir destek biçiminde olması gerekir. Hatalarla ilgili eleştirel tavrı sürdürürken, kimseyi kaybetmemeli ve onurunu zedelemeden yeniden kazanmalıyız. Hataların düzeltilebilmesi için destek olmak yaklaşımı, incelikli ve çok dikkatle sürdürülmesi gereken bir yaklaşım olmalıdır. Bu konunun da belki ayrıca sorun edilmesi, üzerinden durulması gerekecektir.

Sözcükler çok kolay söyleniyor. Solfasol’deki herkes, kuşkusuz eşitlikten yana. Ancak gerçekten bir eşitlik istiyorsak ve bu eşitlik için, ayrımcılığı, hiyerarşiyi ve güçlü bir tarafın örtük veya açıktan kurabileceği iktidar örüntülerini ortadan kaldırmak için, neler yapacağız? Gerekiyorsa ve herkes için anlamlı ve kabul edilebilir bulunuyorsa, pozitif ayrımcılık uygulamalarını nasıl (ve nasıl bir bilinçle ve ince bir ihtiyatla) ele alacağız?

Eğer bunları yapamıyorsak ve ilişkilerimizi, görülüre/ duyumsanana bir “eşitlikçi beraberlik” yaşam tarzına dönüştüremiyorsak, gerçekten kendimizi,
bu cennet vatanın diğer erkelerinden, erkeklik hallerinden ve daha genel olarak eşitsizliklerin ve baskıların, ayrımcılıkların çok derinden içselleştirilerek görünmezleşmesini kanıksamış insanlarından, nasıl ayırt edeceğiz? Ve eğer kendi küçük ve ütopyan topluluğumuzda bile bunu beceremiyorsak, “daha iyi ve daha eşit” bir gelecek için mücadele ettiğimize kimi inandırabiliriz?

Solfasol’deki erkeklerin karşı karşıya kaldıkları sorun, bir bakıma birçok erkek için bir ilktir. Sanırım hepimiz, kendimizi genellikle, toplumsal cinsiyet, kadın-
erkek eşitliği konusunda bilinçli ve elinden geleni yapmakta olan insanlar olarak görüyoruz. Oysa bunun yetmediği anlaşılıyor. Bu yetmezlik bilgisini ciddiye alarak, çaba göstermek durumundayız. Hatta belki Solfasol, Türkiye’deki diğer benzer/ kardeş örgütler bakımından da (ele alınış biçimi ve bu tür bir durumla karşılaştığında ne yapacağı arayışında) daha önce denenmemiş olanı denemek, bulmak ve uygulamak durumunda olduğunun bilinciyle, bu konuyu ele almak durumundadır.

Solfasol’ün yaşadığı bu olaylardan ders alabildiğini, geçiştirmeye çalışmadığını ve gerçekten sorun ettiğini ve bu tür sorunlarını aşmak için samimiyetle çaba gösterdiğini anlatabilmek için, bu çağrıyı belki Solfasol’e değil, Solfasol’ün de dahil olduğu daha geniş bir toplumsal çevreye yapmak gerekir. Bu durumda, Solfasol’ü eleştiren ve onun taciz karşısındaki çabalarını yeterli ve samimi bulmayan arkadaşların da eleştiri ve düşüncelerine göre/ onu dikkate alan bir atölye kurma deneyi, sağlıklı bir başlangıç olabilir.

Belki, bu çalışmayı nasıl yapacağımıza dair, “kafa- kafaya vererek” başlangıç konuşmaları yapmakla işe başlayabiliriz. Bu konuda çalışabilmek için, hiç birimizin profesyonel olmasına gerek yok ve bu konuda daha bilinçli ve düzgün insanlar olabilmek için, kendi gayretimizden ve irademizden daha güçlü başka bir motif de gerekmiyor.

Yapabiliriz. Ama nasıl? Erkeklerin, bu konuda çalışmak, en azından konuşmak için kuracakları atölyenin nasıl düzenlemesi gerektiğini ben de bilmediğim için, bu konuda bir yardım çağrısı yapıyorum:

Bu atölye çalışmasının amacı ne olmalı, nelerin biraz daha içselleşmesi ve gerçekten bir “erkek ihmalciliği” ile zihnimizde/ gündelik uygulamalarımızda geri plana atılmasına karşı durabilmek için neler yapılabilir?

Bu bakımdan kadınların, erkeklerin ve bütün farklı cinsel kimliklerin fikirlerini birlikte geliştirilebilmesi önemlidir. Ancak belki kadınların bu konudaki düşüncelerini, ihtiyaçlarını ve taleplerini iletmesinden sonra, erkeklerin kendi aralarında bir yüzleşme ve toplumda ve büyük bir olasılıkla bütün erkeklerde yerleşik erkek egemen değerlerden uzak ve gerçekten eşitlikçi/ demokratik ve özgür ilişkiye ilişkin davranışları nasıl benimseyebileceklerini, kendi başlarına aramaları ve bulmaları gerekecektir?

Atölye çalışmalarında nasıl bir yöntem izlenebilir, ne tür teknikler kullanılmalıdır? Yöntem, teknik ve materyal önerileri olabilecekler var mı?

Bu atölyede yapılacak çalışmalar, “geçici/ bir süreliğine” vb. türde ele alınabilecek bir soruna ilişkin değildir. Öfke kontrolü gibi, alkol kontrolü gibi, ya da diğer bağımlılıklardan kurtulmak isteyen insanların kurduğu gruplar gibi, erkeklerin de güç/ iktidar kullanımı-hiyerarşi ve eşitlik konularında, sürekli olarak kendilerine çeki-düzen vermesi gerekiyor.

Erkeklik hallerinin çok vahim biçimlerde yaşandığı Türkiye gibi bir ülkenin egemen kültürü içinde, kendisini sürekli denetim altında tutmak ve erkeksiliği aşmış ve eşitlikçi davranmayı gündelik yaşamda olağan bir davranışa dönüştürebilmiş yeni erkekler yaratmak için gösterilecek çaba, elbette birçok güçlük içerecektir. kendi deneyimim bakımından, içinde bulunduğum bütün ortamlarda, bu tür talebe verilen standart

yanıt, şöyle özetlenebilir: “Ne yani, eteklik mi giyelim?” Solfasol’deki her erkek, kendi içinden, erkeksiliği yenmiş yeni bir erkek çıkartabilmek çabası için, bütün aklıyla, bilinciyle ve iradesiyle yenilikçi bir mücadele vermek durumundadır.

Yazar Akın Atauz

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış