Bir pazar günü ODTÜ.’nün yolunu tuttum ve M.E.T.U. Unicorns takımı kaptanı Can Kaytaz, Hippogriffs takımı kaptanı Ekin Berkyürek, G.O.Q. Dementors takımı kaptanı Aşkın Uludoğan ,Türguid Derneği Başkanı Alper Erişen’le antrenman öncesi bu ilginç spor üzerine sohbet ettik. Onlar Türkiye’de bu spor dalında ilk kurulan takımlar ve birlikte antrenman yapıyorlar.
Türguid Derneği Başkanı Alper Erişen de aynı zamanda Türkiye’nin ilk ve tek hakemi olma özelliğini taşıyor. İsimlerini Harry Potter kitaplarındaki karakterlerden alan bu takımların yanı sıra İTÜ’de de bir takımın kurulduğunu ve birçok üniversitede de kurulma aşamasında olan takımların olduğu bilgisini veriyorlar. Wikipedia’da yazan büyücülerin sporu bilgisi doğrultusunda sorduğum ilk soruya aldığım cevap hayal kırıcıydı. Meğer hiçbirisi büyücü değilmiş. :) Harry Potter filmindeki Quidditch değil Muggle Quidditch’miş bu alan. Bu sporun diğer sporlardan ayrılan en ilginç tarafı ise eşitlikçi (cinsiyet eşitliğine dikkat eden) bir spor olması. Sahadaki altı oyuncudan (arayıcı dışındaki) en fazla dördü aynı cinsiyetten olabiliyor. Üstelik bu konuda kimlikte ne yazdığı değil kişinin cinsiyet konusunda kendisini nasıl tanımladığı esas. Forma numaralarının eksi sonsuz ile artı sonsuz arasında seçilebiliyor olmasıyla da diğer sporlardan ayrılıyor.
Dünyada ilk kez 2005 yılında Harry Potter kitaplarından esinlenilerek Amerika’da oynanan bu spor, Türkiye’de ise bu yılın Mart ayında oynanmaya başlamış. Bir hayli ilginç olan kuruluş hikayesini M.E.T.U. Unicorns takımı kaptanı Can Kaytaz’dan dinledim. Bilim Kurgu ve Fantezi topluluğunda hiç spor yapmayan bir arkadaşlarını spor yapmaya ikna etme çabaları sırasında “Şu sporu yapmaz mısın? Bu sporu yapmaz mısın?” derken, “Quidditch yapmaz mısın?” sorusuna “Yaparım“ cevabı gelmesiyle başlıyor her şey. Kasım ayında geçen bu konuşmadan sonra, Mart ayında bu sporu yapmaya başlamışlar.
Bugünlerde Fransa’da düzenlenecek uluslararası bir turnuvaya hazırlanan oyuncular hayli heyecanlılar. Bu takımların oyuncularından oluşturulacak takım, bir nevi Türkiye’nin milli takımı sayılıyor. Sayılıyor diyorum çünkü henüz bakanlık tarafından resmi bir spor olarak tanınmıyor. Ancak bu sporu yapanlar Türquid Derneği adı altında birleşmek için gün sayıyorlar. Oyun kurallarından da biraz bahsedeyim, belki kafanızda canlanır. Quidditch süpürgeler üzerinde oynanan bir spor. Her bir takımda yedi oyuncu bulunuyor ve bunların birisi tutucu, ikisi vurucu, üçü kovalayıcı ve biri de arayıcı. 1 tutucu: Çemberden ‘Quaffle’ın geçmesini engellemeye çalışıyor. Kendi tutucu bölgesinden çıktığında ise kovalayıcı görevi görüyor. (Bir nevi kaleci.) 2 vurucu: ‘Bludger’ları kullanıp rakip takımın oyuncularını süpürgeden düşürerek, oyun planlarını uygulamalarını engellemeye çalışıyorlar. 3 kovalayıcı: Topu (Quaffle) çemberlerden geçirmeye çalışıyor.
Eğer top çemberden geçerse, Quaffle’ı yollayan kovalayıcının takımı 10 puan kazanıyor. 1 arayıcı: Altın ‘Snitch’i arıyor ve yakalamaya çalışıyor (Snitch oyunu bitiren ve takıma ekstra 30 puan kazandıran bir top. Snitch yakalanmadığı takdirde oyun bitmiyor). Oyun ortalama 15 ila 30 dakika kadar sürüyor. Altı çember, üç top ve oyuncu sayısı kadar süpürgeyle oynanan bir oyun. Amaç, Quaffle denen topu üç çemberin birinden geçirerek sayı kazanmak ve snitch denen topu yakalayarak maçı bitirmek. Bludgerlar (diğer iki top) ise karşı takım oyuncularını vurarak yavaşlatmak, taktiklerini bozmak için kullanılıyor. Bu toplar tarafından vurulan oyuncular süpürgelerinden düşmüş sayılıyor ve gidip çembere dokunduktan sonra tekrar süpürgelerinin üzerine binerek oyuna katılabiliyorlar. Başta karmaşık, kimin nereye koşturduğu ve topların neden havada uçuştuğu kafa karıştırsa da, biraz izleyince daha anlaşılır ve eğlenceli hale gelen bir spor.
Bu üç takımın her Pazar saat 14.00’te antrenmanları var. Eğer yolunuz ODTÜ’ye düşerse siz de bu güler yüzlü, spor yaparken de eğlenebilen insanları görebilir; bu ilginç sporun meraklı seyircilerinden biri olabilirsiniz.
Yorumlar (0)