Özgür Ceren Can: Adem seni ilk olarak “Sabretya Plaketya” ve “Kadıncıklar” isimli oyunlarda izlemiştim. Sahnedeki enerjin ve ışığın çok yüksekti. Bir yolunu bulup İstanbul’a gideceğini düşünmüştüm. Ama “Hayvan Çiftliği” ile karşımıza çıktın. İlk sorum şu: Neden hala Ankara’dasın?
Adem Aydil: İstanbul’a gitme gibi bir amacım hiç olmadı. Ankara’yı seviyorum. On yıldır buradayım. İstanbul insanların birbirini yediği bir yer. Burası öyle değil, o yüzden burada bir şeyler yapmak istedim. O sırada Erdal Beşikçioğlu ile Stüdyo Cer ve Hayvan Çiftliği macerası başladı.
Özgür Ceren Can: Seni daha önce izlediğim oyunlar ana akım, genel izleyici kitlesi için oyunlardı. Hayvan Çiftliği ile rota değişti. Şimdi Mezarsız Ölüler ile iyice ezber bozdunuz. Bu gidişattan memnun musun?
Adem Aydil: Hayvan Çiftliği ekibiyle, özellikle Binnaz Dorkip Hoca ile birlikte çalışmaktan çok memnundum ancak Cer Modern ile ilgili kurumsal olarak yaşadığımız bazı sıkıntılar vardı. Keşke o oyunu Amerika’daki müzikaller gibi uzun yıllar devam ettirebilseydik. Böyle bir şeyi Ankara istiyordu. Ama yapamadık. Şimdi Tatbikat Sahne’de aynı ekiple birlikteyim. İstanbul’a gitme gibi bir amacım hiç olmadı. Ankara’yı seviyorum. On yıldır buradayım. İstanbul insanların birbirini yediği bir yer. Burası öyle değil, o yüzden burada bir şeyler yapmak istedim.
Özgür Ceren Can: Kışkırtıcı, agresif bir tiyatro yapıyorsunuz. Yüzevurumcu Tiyatro denilen tür sanıyorum. Yalnız bu türün Avrupa’daki örnekleri, cinselliğin ve şiddetin daha ön plana çıktığı öte yandan siyasi söylemlerinin zayıf olduğu konusunda eleştiriliyor. Bence İstanbul’daki örnekler için de bu söylenebilir. Ancak sizin ekibin oyunlarında siyasi söylemin oldukça sağlam olduğu görülüyor.
Adem Aydil: Evet, bizim oyunlarımız güncel siyasetle birebir örtüşen mesajlar taşıyor. Mezarsız Ölüler’de işkenceyi sorguluyoruz. Zaten oyunumuzu da ilk olarak 1 Mayıs’ta oynadık.
Özgür Ceren Can: O halde Ankara’nın kendine has bir yüzevurumcu tiyatro üslubunun oluşmakta olduğunu söylemek zorlama olmaz.
Adem Aydil: Evet, sanırım Tatbikat Sahne ile bu oldu.
Özgür Ceren Can: Oyun sırasında seyirci ile sahnedeki sanatçının ilişkisi nasıl gelişiyor?
Adem Aydil: İzleyici çıktığında bizden bir şeyler almış olarak çıkıyor. Oyun sırasında etkilendiklerini, sarsıldıklarını görmek ise bizim performansımızı pozitif yönde etkiliyor.
Özgür Ceren Can: Çok klişe bir söylem var: “Tiyatro bir mabettir” diye. Gerçekten de bu kışkırtıcı, yüzevurumcu tiyatro sırasında izleyici ile yaşanan etkileşim bana bir tür ayin gibi geliyor.
Adem Aydil: Oyun seyirci ile buluştuğunda bambaşka bir şey oluyor. Prova sürecinde yaşamadığımız bir şey… Prova süreci oyunu anlamakla geçiyor. Sonra sahnelendiğinde seyircinin tepkileri de oldukça etkili oluyor ve bir şeyleri değiştiriyor. Bana öyle geliyor en azından.
Özgür Ceren Can: Performansını özellikle bloggerlar ve sözlük yazarları çok beğenmişler. Bu da bence farklı bir kitleyle buluştuğunu gösteriyor.
Adem Aydil: Öyle mi? Ben bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama bunun karşılık bulduğunu henüz fark etmemiştim. Sizden söyleşi teklifi geldiğinde de şaşırdım. Ben işin peşinde koşuyorum.
Özgür Ceren Can: Devletin tiyatro kurumu olması konusunda ne düşünüyorsun?
Adem Aydil: Devlet Tiyatrosu insanları tiyatro ile çok düşük bilet ücretleri karşılığında buluşturması açısından önemli. Bütün öğrenciler gidebiliyorlar. Bu anlamda olmalı. Ancak oyun koymak anlamında biraz sorunlu olduğunu düşünüyorum.
“İzleyici çıktığında bizden bir şeyler almış olarak çıkıyor. Oyun sırasında etkilendiklerini, sarsıldıklarını görmek ise bizim performansımızı pozitif yönde etkiliyor.”
Özgür Ceren Can: Ak Parti hükümeti bu tiyatrolarla çok uğraşıyor. Yöneticiler değiştirildi. Tüsak Yasa Tasarısı kıyamet kopardı.
Adem Aydil: Geçmişte de böyleydi. Her zaman birileri bir sandalyeyi tutmaya çalışıyordu. Müdahaleler oluyordu. Büyüklerimizin anlattıkları hep böyle… O nedenle şimdi çok şaşırtmıyor bunlar beni. Hatta şimdi medyaya çok yansıması beni rahatsız ediyor açıkçası.
Vedat Gün: Yasada sıkıntı sadece yöneticilerin bir koltuk sahibi olması ve karar verici olması değil. Devletin tiyatro ve operadan tamamen elini çekmesi, kurumları kapatması gibi durumlar söz konusu oldu.
Adem Aydil: Devlet Tiyatrosu var olmak zorunda. Ancak maddi kısıtlamalara gidilebilir.
Vedat Gün: Devlet Tiyatroları’na akıtılan kaynakların doğru değerlendirilmediğini mi düşünüyorsun?
Adem Aydil: Evet, öyle düşünüyorum.
Özgür Ceren Can: Tiyatro için mekânsal olanaklar çok mu önemli? Siz sokakta tiyatro yapamaz mısınız?
Adem Aydil: Biz sokakta tiyatro yaparız. Gezi sürecinde Hayvan Çiftliği’ni Kuğulu Park’ta oynamak istedik ancak bürokratik ağlara takıldık. Mezarsız Ölüler’i çıkarırken de oyun her mekânda oynanabilecek şekilde düşünüldü. Erdal Hoca bu oyunu Anadolu’ya götürmek istiyor. Bizim dört tane morgumuz var. Onları sırtlanıp istediğimiz yere gidebiliriz.
Özgür Ceren Can: Peki bu cast/oyuncu ajansları hakkında ne düşünüyorsun?
Adem Aydil: Kast ajansları oyuncuların fiziksel özellikleri ile daha fazla ilgileniyor gibi. İstanbul’da pek çoğunda oyuncuya köle muamelesi yapıyorlar. Ben dediğim zaman geleceksin, işin var mı yok mu önemli değil, oyuncuyu yarım saat önce arıyorlar “Şurada bir iş var, git” diyorlar. Gitmezsen alternatifin var. Özellikle genç, kariyerinin başındaki oyunculara yönelik bir sömürü düzeni var. Ben bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama bunun karşılık bulduğunu henüz fark etmemiştim. Sizden söyleşi teklifi geldiğinde de şaşırdım. Ben işin peşinde koşuyorum.
Özgür Ceren Can: “Ankara seyircisi bir başkadır.” derler, sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Adem Aydil: Ankara’da biz Hayvan Çiftliği’ni kapalı gişe oynadık. Elbette bunda Erdal Hoca’nın da katkısı var ama ilk oyunlardan sonra insanlar bu oyunu istediler, sürekli geldiler. Ankara’da Devlet Tiyatrosu ağırlığını koruyor. İzleyici o tiyatronun izleyicisi. İstanbul’da örnekleri çok ama ben Ankara izleyicisinin alternatif işlere aç olduğunu düşünüyorum.
Özgür Ceren Can: Sosyal medyada Tatbikat Sahne’ye gelen en önemli eleştiri bilet fiyatlarının fazla olması.
Adem Aydil: Yani… Herkes ister daha uygun fiyatlara bilet satmayı. Devlet Tiyatroları da altı lira neden alıyor onu anlamıyorum ben de mesela?
Özgür Ceren Can: Son dönemde Ankara’da gençler tarafından yeni özel tiyatrolar açıldı. Onlar hakkında ne düşünüyorsun?
Adem Aydil: Evet, mesela benim arkadaşım Ahmet Melih Yılmaz yeni mezun oldu ve Mekan Sahne’yi açtı. Trans bireylerin sıkıntıları ile ilgili de bir oyun koydu. O ne yapmak istediğine karar verdi ve yaptı, düzenini kurdu. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Toplumsal olaylara karşı bakış açısı Ankara’da da değişiyor. İstanbul’daki büyük LGBT yürüyüşü gibi burada da yakında olur diye düşünüyorum mesela. Bürokrasi ve muhafazakârlık baskın olmasına rağmen mücadele devam ediyor ve özellikle Ankara’da devam etmeli. Vedat Gün: Ankara’da oyuncu olmak, sanatçı olmakla ilgili söyleyebileceğin başka şeyler var mı?
Adem Aydil: Burada oyun olacağı zaman çağrı yapılıyor, seçmeler oluyor, her şey açık. Birincil ilişkilerle çalışıyoruz. Tatbikat Sahne’ye Devlet Tiyatrosu’ndan da oyuncular geliyor. Aramızda bir etkileşim oluyor ve bu benim açımdan çok önemli. İstanbul’da gece gündüz birbirine karışıyor. Ankara’da çalışıyoruz.
Özgür Ceren Can: Anlaşılan o ki Ankara’da genç bir oyuncu olarak ustalarla çok daha eşit ilişkiler içinde olduğun, ürettiğin, paylaştığın bir ortamdasın ve mutlusun.
Adem Aydil: Evet, kesinlikle öyle.
Özgür Ceren Can: O halde bu söyleşi tam bu noktada bitsin. Teşekkür ederiz.
Adem Aydil: Rica ederim.
Yorumlar (0)