Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

2014’te Ankara Sokaklarına Yansıyan Kadın Dayanışması

Ankara’da çalışmalarını, eylemlerini ayrı ayrı ve farklı biçimlerde sürdüren, büyük bir bölümü 8 Mart yürüyüşlerinde bir araya gelen, kimi zaman da devlet politikalarını izleyip eleştirirken birlikte hareket eden onlarca kadın kuruluşu, yapı ve inisiyatif var.

2014’te Ankara Sokaklarına Yansıyan Kadın Dayanışması

Gösteri, protesto benzeri eylemlere katılmak dışında, toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitim, kadın istihdamı, şiddetle mücadele alanındaki çalışmalarını kendi çizgilerinde etkin biçimde sürdürüyorlar. 2014’te Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi, Ankara’daki kadın örgütleri ve çeşitli yapılar, en çok erkek şiddetiyle mücadelede, IŞİD’e karşı savaşan kadınlarla dayanışmak üzere ve Ortadoğu’da süren savaşa karşı bir araya geldiler. Karar süreçlerinden uzak tutulsalar da cinsel saldırı suçlarıyla ilgili TCK’daki değişiklik tasarısı gibi yasal düzenlemeleri ve İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeleri izlemek ve denetlemek üzere çalıştılar. Devlet yetkililerinin kadın-erkek eşitliği karşıtı açıklamaları ve muhafazakâr söylemlerinin kadınlara, LGBTİ bireylere yönelik şiddetle ilişkisini tekrar tekrar açıklamak, anayasadaki kadın-erkek eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini hatırlatmak zorunda kaldılar. Belki her zamankinden çok basın açıklaması hazırladılar ve 8 Mart gibi günlerin dışında da gündemin getirdiği eylemlerde sözleriyle sokaktaydılar:

8 Mart yürüyüşü, Ankara’da son yılların en kalabalık kadın yürüyüşlerinden oldu.

 Ankara Kadın Platformu’nun düzenlediği 8 Mart yürüyüşü, Ankara’da son yılların en kalabalık kadın yürüyüşlerinden oldu. Kadınlar, “Emeğimiz, Hayatımız, Özgürlüğümüz İçin, Bir Aradayız, Alanlardayız” ana pankartı arkasında, Kurtuluş Meydanı’ndan Kızılay’a kadar, “fıtrat”, kürtaj, sezaryen konularında yapılmış beyanlara öfkeleri, eleştirileri ve talepleriyle yürüdüler. Kadınların maruz kaldığı şiddet, gösteri alanlarını şehrin bildik merkezlerinden başka yerlere, mahallelere de taşıdı.

  1. Yıl Mahallesinde sıkça dile getirilen taciz olaylarının üzerine 100. Yıl kadınları, 12 Mayıs 2014’te kadın gece yürüyüşü düzenlediler. “Kendilerini sokakların sahibi, kadınları mutfağın bekçisi bellemiş erkek zihniyetine tepkimizi göstermek ve en çok da bastırılmaya, unutturulmaya çalışılan özgürlüğümüzü geri almak için, geceler de bizimdir, sokaklar da, susmadık susmayacağız! Tacizi kovacağız!” diyerek kendileriyle dayanışmak üzere gelen diğer kadınlarla hem ana caddede hem mahallenin karanlık, kuytu sokaklarında hep birlikte tepkilerini gösterdiler. Savaş ve şiddetle mücadele öne çıkarken hem bu konuları hem de hayatın başka yüzlerini kadın bakış açısından sinemanın diliyle gündeme getiren 17. Uçan Süpürge Film Festivali (8-15 Mayıs) renkli, umutlu bir soluk taşıdı; askıda bilet uygulaması daha çok seyirciyi, öğrenciyi sinemaya getirmek açısından önemli bir katkıydı. Ama ne yazık ki bu sırada Soma Katliamı yaşandı.

 Bu nedenle de yakınlarını kaybedenlerle dayanışmak için festivalin kapanış gecesi iptal edildi. 18 Mayıs’ta “Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş”ün dokuzuncusu gerçekleştirildi. İş ve nefret cinayetlerine, homofobiye, transfobiye karşı; Soma’da adalet ve herkese özgürlük çağrısıyla Soma’ya adanan bu yürüyüşe bine yakın kişi katıldı. 1 Eylül Barış Günü geniş katılımlı bir yürüyüş yapılırken, LGBTİ’ler Kuğulu Park’ta barış çadırı kurdu ve LGBTİ’leri yok sayan bir barış anlayışını eksik kalacağını belirttiler. Eylül ayında HDP HDK Kadın Meclisi’nin ve Barış İçin Kadın Girişimi’nin Güvenpark’ta düzenlediği oturma eylemleri en görünür eylemlerdi. Barış İçin Kadın Girişimi, “Bugün Ortadoğu’yu altüst eden savaş gibi, otuz yıldır bu topraklarda süren savaşın da kadına yönelik erkek şiddetiyle bağlantılı olduğunu biliyoruz. Barışı bahşetmediler ve etmeyecekler... Barışa dair kadınlar yıllardır söz üretiyor.

Barışın tesisinde kadınların gerçeği ve talepleri yer alıncaya kadar söyleyeceğiz, susmayacağız, ısrar edeceğiz…” diyordu. HDP Ankara Kadın Meclisi, “Rojava’dan Şengal’e Kadınlarla Dayanışma” sloganıyla hem oturma eylemini sürdürdü hem de pazar günleri Yüksel Caddesi’nde açtığı daha sonra farklı semtlere taşıdığı stantlarla Türkiye’ye sığınan Ezidilerden Türkmenlere Rojava ve Şengal halklarına yardım topladı. Kadın Dayanışmasında sınır yok! Ankara Kadın Platformu’nun “Şengal’den Rojava’ya, Kobane’den Ankara’ya Kadınlar IŞİD’i, Savaşı ve Mücadeleyi Konuşuyor” başlıklı paneline Rojava’dan gelen kadınlar da katıldı. Kadınların her düzeyde yönetimde söz sahibi olmaya başlamasını, kendi ağızlarından dinlemek çok etkileyiciydi. Panelin ardından hem konuşmacılar hem katılımcılar, İnsan Hakları Derneği’nin çağrısıyla Yüksel Caddesi’nde Cumartesi Anneleri’nin 500. gününe sembolik olarak katılarak desteklerini gösterdiler. Yıl boyunca kadınlar sık sık Güvenpark’ta, Yüksel Caddesi’nde olurlarken Ankara Feminist Kolektif, Güvenpark’ta her ayın üçüncü pazarı kadın cinayetlerine ve erkek şiddetine karşı oturma eylemi sürdürdü. Her eylemde, iktidarın kadın cinayetlerini önlemede üzerine düşeni yapıp somut adımlar atmasını talep etti. Polisin yetkilerini artıran yeni güvenlik yasa tasarısının konuşulduğu günlerde, 27 Ekim’deki 11.oturma eylemine gelen kadınlar polis engeliyle karşılaştı.

 22 Kasım Cumartesi günü, kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü yürüyüşünde Ankara dışından gelen kadın kuruluşlarıyla da birlikteydiler ama Toros Sokak’tan Kolej Meydanı’na yürürken ve polis tarafından çok sıkı biçimde çevrilmiş meydanda sözlerine katılacak başka kadınlarla karşılaşamadan gösterilerini tamamladılar. 25 Kasım gecesinde ise yine yeni güvenlik yasasının maddeleri ileri sürülerek (gece eylemlerine izin verilmeyeceği) Ankara Feminist Kolektif’in her yıl düzenlediği “Geceleri de sokakları da terk etmiyoruz” yürüyüşü engellendi. Yürüyüşe gelen kadınlar “Erkek, devlet şiddetine karşı isyandayız; özgürlük ve barış için sokaklardayız” pankartı önünde basın açıklaması yaparak eylemi sonlandırdı.

Aynı şekilde KESK’li kadınların meşaleli yürüyüşü de engellendi. Halkevci kadınlar, 24 Kasım’da Mamak Zülfü Kadın Yaşam Parkı’nda saat 19.30’da başlattıkları yaşam nöbetini, 21.00’de Yüksel Caddesi’ne taşıyıp 22.00’den 25 Kasım sabahına kadar atölyeler düzenlediler; nefret cinayetlerinden, kadınların kent ve doğa için direnişlerine kadar çeşitli konuları tartıştılar; düzenledikleri yaşam nöbetini onlara katılan diğer kadınlarla, istedikleri gibi tamamladılar. Solfasol okurları Aralık sayısında bu zengin etkinliğin ayrıntılarını okumuştu.

Ankara’da 2014’te, kadın hareketi ve LGBTİ hareketinin yalnızca sokağa yansıyan eylemlerinin bir bölümüne bakınca görülüyor ki iktidar, sınırlandırmaları artırır, özgürlük alanlarını daraltırken farklı kadın örgütleri ve yapıları ve LGBTİ örgütleri ise, daha çok iletişim ve dayanışma içindeydiler.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış