Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Ankara’nın Kadın Muhtarları

Ankara’nın Kadın Muhtarları

Muhtarlık yeni bir kurum/statü değil. Henüz 1800’lü yılların ortalarından itibaren özellikle de kentlerdeki asayişin sorumluluğunu üstlenmiş olan Yeniçeri Ocağı’nın ortadan kaldırılmasının ardından hayata geçiriliyor. İlk olarak İstanbul’da kuruluyor, taşrada ise uygulamaya geçtiği ilk yer Kastamonu. Zamanla diğer illere de yayılıyor. Cumhuriyet’in ilanından önce bir dönem kaldırılsa da fiilen varlığını sürdürmesi ve ortaya çıkan boşluğun doldurulamaması nedeniyle bir süre sonra yeniden hayata geçiriliyor. Türkiye tarihinde Müslüman dünyasında çoğu statü, sosyal hayata katılım, uzun müddet erkek dünyasının bir parçası. Muhtarlık da öyle. Kadınların bu alana ‘sızması’ kolay olmuyor. 1930’lu yıllarda bir dizi yasa ile köylerde muhtar olma hakkı, belediye seçimlerine katılmanın hemen ardından, kadınlara da tanınıyor. Ardından, ihtiyar meclislerine seçilme hakkı geliyor. Fakat henüz bu hakkın tanınmasından önce, Atatürk 1932’de, Türkiye’nin ilk kadın muhtarını, Meliha Manço’yu atıyor. İlk olması yanında seçimle işbaşına gelmemesi nedeniyle Meliha Manço’nun ilkliği konusunda tartışma var. Seçimle göreve gelen ilk kadın muhtar 1933 yılında göreve başlayan Gül Esin. Aydın'ın Çine İlçesi, Karpuzlu Bucağı'nın muhtarlığını üstleniyor. Kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklamasıyla adını duyuruyor, kız kaçırma olaylarını engelleyerek nikâh işlemlerini düzenlediği için övgüye mazhar oluyor. Muhtarlıkla kadın tarihinin kesişiminin küçük bir kesiti böyle, ya sonrası…

“Hâli hazırda 52.882 köy ve mahalle muhtarı görev yapıyor ve bu muhtarların sadece 494’ü kadın… Oran yüzde bir bile değil. Modern cumhuriyetimizin başkenti Ankara’da ise 1468 mahalle ve köy muhtarı görev yapıyor ve yine kadınların sembolik varlığı, burada da rakamlara yansıyor. 803 mahalle muhtarından 47’si kadın, demek ki yüzde beş civarında. 665 köy muhtarından ise-işte şimdi oldu-, sadece ikisi. Hayır, yüzde iki değil. Rakamla iki (2)… ”

Metropolde görev yapan kadınların çağdaş Türkiye’nin mutena ilçesi Çankaya başta olmak üzere Mamak ve Yenimahalle gibi nüfus yoğunluğu bakımından ilk beş sırada yer bulan merkez ilçelerde görev yapıyor oluşuna ise fikren zaten hazırdık. Yanıltmadılar, buraların sakinlerine teşekkür edelim ve devam edelim… Kadının siyasal karar alma mekanizmalarında düşük temsili Türkiye’nin önemli sorunlarından, biliyoruz ama çözülemiyor. Çok bilinen sebeplerin bir kısmını sıralayalım. Başta geleneksel bakış açısı geliyor. Kadının toplum içerisindeki rolünü tanımlayan ve değişimin önünde engel teşkil eden diğer unsurlar da eklenmeli. Kadınlarla erkekler arasında ekonomik ve sosyal eşitsizliğin ayrımcılıkla perçinlendiğinin de altı çizilmeli. Erkek egemen bakışın siyasetteki hâkimiyeti de rakamlara yansıyor desek. Yetmedi mi, siyasal kültürümüzde kadının karar verici olmasının yeni bir olgu olduğunu ekleyelim. Yine de rakamlar düşük. Diğer alanlara kıyasla geneli dahi yansıtmıyor. Daha düşük. Verilere bakıldığında kadın muhtarların şehir merkezinde, daha az gelenekselci olması beklenecek sosyal demokrat belediyelerin işbaşında olduğu merkezlerde var olmaları tesadüf olmasa gerek. Nitekim 47 kadın mahalle muhtarından 35’i bu nitelikte ilçelerde görev yapıyor…

Merkez böyleyken kırsal alanda sonuçlar daha da çarpıcı ve bir o kadar da açıklayıcı. Son yerel seçim sonuçlarına göre ülke genelinde 34.000 civarında köy muhtarı var. Bunların ise sadece 65’i kadın. Oran binde iki. Ankara’da ise binde birden biraz fazla… Var olan iki köy muhtarının hikâyelerine yakından bakalım: Nuray Pak, Kızılcahamam İlçesi’nin ilk ve tek kadın muhtarı. Dereneci Köyünde görev yapıyor. Genç bir kadın. Muhtarlık ise kendisine ata-dede yadigârı. Dedesinin ardından uzun yıllar babası muhtarlık yapıyor. 2009 seçimlerine dört ay kala babasının ani ölümü nedeniyle bu kez kendisine ısrarla muhtarlık tekli%eri yapılıyor. Arada aksi yönde telkinler ve tehditlerle karşılaşıyor. Yine de son anda aday olmaya karar veren Pak, büyük bir oy farkı ile muhtar seçiliyor. Kendisi için belki de asıl başarı seçimin ardından muhtarlık görevini sürdürebilmekte. Çünkü sadece kadın olması nedeniyle bile çeşitli zorluklarla mücadele etmek mecburiyetinde kaldığını ifade ediyor. Taleplerin bir kadına iletilmesi başlı başına bir sorun. Bu alan hep erkeklerin aracılığına terk edilmiş. Bu duruma bir de düşük maaş, Bağ-Kur primi, kırtasiye masra%arı vb. ekonomik yetersizlikler de eklenince görev yapmak daha da zorlaşıyor. Ancak ilçesinin ilk kadın muhtarı olarak bir ilki başarmış olmanın gururunu taşıyor. Her şeye rağmen iyimserliğini sürdürüyor. Bir daha görev alır mı kendisi de emin değil, fakat yaptığı işin sorumluluğunu yerine getirmekte gözü pek bir kadın profili çiziyor…

İkinci kadın köy muhtarı ise merkeze oldukça uzak bir yerden. Nallıhan’da yaşıyor. Fatma Boyacıoğlu, Nallıhan ilçesinin Nebioğlu köyünün muhtarı. Hikâyesi ise Nuray Pak’tan oldukça farklı. 17 seçmenli bir köyün 14 yıllık muhtarı Boyacıoğlu. Uzun bir süredir köyün muhtarı, bu alanda tecrübeli ve yaptıklarından da memnun. O da köyünde ilk olmanın mutluluğunu yaşıyor, fakat hızlı kentleşmenin ve göçlerin ardından köyde yapacak fazla bir işin kalmamasından muzdarip. Göç dalgasına o da katılır mı bilinmez …

Kişisel hikayeler süreci anlamak açısından önemli. Ancak ilk elden yapılacak tespit kadınların bu alandaki varlığının artması için kat edilecek çok uzun bir yol olduğu. Geleneksel yapı ve erkek egemen siyaset tarzı değişmeli ki kadınların karar alma mekanizmalarına katılmasının önü açılabilsin. Bununla birlikte kadınların eğitim seviyesinin ve mevcut sosyo-ekonomik durumlarının iyileştirilmesi ve hapsedildikleri ev ve özel yaşam alanından çıkıp kamusal alana dâhil olmaları da önemli-eğitim şart-. Bir de zihinlerdeki algı değişirse belki bir gün hayatın her alanında eşit temsili görebiliriz… Muhtarlıkta da! Fakat o yolu kısaltmanın tek bir kolaylaştırıcı aracı var ve tüm dünyada uygulanıyor. Pozitif ayrımcılık kapsamında kota uygulamasına geçilmesi…

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış