Senelerdir ülkemizde sürekli üretilen, betonarme konut veya ofis yapıları, kentlerimizi tek tip yapılar yığınına dönüştürdü.
5 ila 9 kat arasında değişen, zemin katın üstünde genellikle ara katı olan, ofis veya konut yapısı olarak yapılan ve de adeta tek tip cepheleri olan betonarme yapıların çok zararını gördük.
En son depremde bu yapıların binlercesi yıkıldı, binlercesi de ciddi hasar gördü.
Çöken bu binaların altında 40000’i aşan canımızı kaybettik.
Depremden etkilenen kentlerimizde yeni konutlar inşa ederken, artık yüzlerce yıldır Anadolu’da var olan, konut kültüründen ve yöresel malzemeden faydalanmalıyız.
İlk aşamada zemin ve jeolojik etütleri yapılmış, depreme dayanıklı 300-350 metre karelik parseller üretilmeli.
Sonra bu parsellere, Anadolu'da yüzlerce yıldır var olan, geleneksel evlerimizden esinlenerek, yöresel malzemeyi kullanarak deprem konutları yapmalıyız. Yeni konutlarımızı; geleneksel evlerimizde olduğu gibi; küçük de olsa bir bahçesi olan, iki veya tek katlı, ahşap iskeletli, ahşap çatkılı, tuğla veya kerpiç dolgulu, ahşap döşemeli ve ahşap çatılı konutlar olarak yapmalıyız.
Ancak bu yapılarda, vatandaşlarımız güvenli yaşayabilirler…
Çünkü, ahşap ağırlıklı malzeme ile yapılan bu konutlar depreme karşı son derece dayanıklıdır.
Deprem esnasında, kolayca esneyebilen ahşap malzeme ve duvarlardaki ahşap çatkılar, depremde gerekli direnci gösterir ve yapıyı ayakta tutar.
Özetle yeni yapılacak deprem konutlarını yaparken Anadolu konut kültüründen faydalanmak ve bu yıkıcı depremlerden ders çıkarmak zorundayız.
Ülkemizde bu projeyi gerçekleştirecek, gerekli teknik eleman ve bilgi birikimi vardır.
Yorumlar (0)