Salgın Sürecinde Mimarlık Ortamı

Salgın Sürecinde Mimarlık Ortamı

Salgın sonucunun tüm dünyayı etkilediği, ülkemizin de çaresiz uymak zorunda kaldığı birtakım kurallarla hayat biçimimizin yeniden şekillendiği durum üzerine mimarlık mesleğinin geleceği ve yapılabilirliği konusunda etkilendiğimiz koşulların yeniden değerlendirilmesinde yarar var.

Mimarlık mesleğinin doğal ve yapılı çevre ile ilişkili ve insan odaklı olduğu hepimizce bilinmekte. İnsanların, biz mimarların sosyal izolasyon ile doğa, çevre ve insan ilişkilerinin kopması, mesleğin yapılabilirliğini olanaksız hale getiriyor.

Serbest mimarlık yapan meslektaşlarımızın bürolarını kapatma sürecine girmeleri, yanlarında çalıştırdıkları emekçilere ve yardımcı elemanları işten çıkarmak zorunda kaldıkları, zaten iş olanaklarının kısıtlı olduğu bir dönemden ve hazırlıksız bir süreçten bahsediyoruz.

Salgın, her ne kadar mesleğin üretim aşamasının evde ve bilgisayar ortamında yapılabildiğini gösterse de üretim sürecinde ihtiyaç duyulan paylaşım, etkileşim, ortak üretim, diğer meslek disiplinleri ile bir araya gelme ortamlarını yok etmiş görünüyor.

Kamuda çalışan meslektaşların iş yerlerine yarı zamanlı gitmeleri de proje üretim ve onay süreçlerine engel getirmiş durumda. Kamu çalışanı mimarların çalışma ortamlarının sağlıklı olup olmadığı bilinmediğinden, her an bir vaka ile karşılaşmaları da söz konusu.

Şantiye çalışmalarının da neredeyse durma aşamasına geldiği dönemde yalnızca ayrıcalıklı imar hakları ile yapılan mega proje inşaatlarının ya da salgın sürecini fırsat bilen, mevcut yönetime yakın çevrelerin doğa ve çevre yıkımını hızla sürdüren çalışmalarını salgından etkilenmeden devam ettirmeleri dikkat çekilecek bir konu. Şantiye çalışanlarının işten çıkarmalarını ve halen çalışanlar için alınan önlemlerin ne kadar sağlıklı olduğunu da tartışmamız gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılmış olan genelgede belirtilen önlemlerin kaç işyerinde uygulandığı, denetlenip denetlenmediği ve gerekli uyarıların yapılıp yapılmadığı bilinmiyor.

Akademisyen meslektaşlarımızın eğitimlerini sanal ortamda gerçekleştirebildikleri durum ilk başlarda uygun gibi görünse de öğrencilerin mimarlık eğitiminde birebir kritik alma, tartışma, değerlendirme, geliştirme ortamları ortadan kalkmış durumda. Bu durumda mimarlık eğitiminin de yeni gelişmelere uygun ele alınması gerekiyor. Özellikle staj yapacak öğrencilerin bu olanaklarının kısıtlanması mesleki gelişimlerini engelleyecek gibi görünüyor.

“Sosyal ilişki bağlantılarının zayıflaması, yeni iş olanaklarının bu nedenle kısıtlanması, meslek pratiğinin yapılmasını engelliyor”

Evde yapılan ve işlerin evden yürütülmesi konusu yeni bir durum ancak sosyal ilişki bağlantılarının zayıflaması, yeni iş olanaklarının bu nedenle kısıtlanması, meslek pratiğinin yapılmasını engelliyor.

Meslek odamızın hemen her gün bilenler için bilgileri tazeleme, bilmeyenler için öğrenme anlamına gelebilecek, çok katılımlı panel, sunum, konuşma gibi sanal ortamda sunulan etkinlikleri, odaya yolunu düşürmeyen meslektaşlara ya da ilgilenenlere bir fırsat veriyor ancak bu etkinlikleri de yeterli sayıda üyeye ulaştırabildikleri ya da üyelerin ilgisini çekebilecek konuları seçtiklerini düşünmüyorum. Yine de haberdar olma bakımından yararlı olduğunu söyleyebilirim.

Konut kredilerinin faiz oranlarının indirilmesi, inşaat sektörünün hareketlenmesi ve konut satışlarının artmasına yol açtıysa da mevcut konut stokunun ancak eksilmesiyle sonuçlanacağından sanki satışlarda rekor kırılacağı, mevcut stokun yeterli olmayacağı ve yeni proje alanlarının açılması gerektiği algısı malum çevrelerce yaratılmaktadır. Ekonomik çöküntünün inşaat sektörü ile düzeleceği umudu yine aynı çevrelerce benimsenmektedir. Liberal ekonominin yine doğal çevrenin talanından nemalanmaya devam edeceği anlaşılıyor.

Böylesi bir salgın sürecine hazırlıksız yakalanan meslektaşlarımızın yeniden toparlanma, işlerini düzene koyma ve üretime katılmaları biraz zor ve zamana yayılacak gibi görünüyor.

Yazar Vedat Ağca
  • Paylaş

POPÜLER İÇERİK