Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Atakule: Kentin Kentli Olmayan Simgesi

Atakule’nin anlaşılamayan, anlaşılmadığı ölçüde varlığını sürdüren durumu Ankara’yı sosyolojik olarak ikiye bölen; Birinci Meclisi’mizin ikinci grubunu temsil etmesinden kaynaklıdır.

Atakule: Kentin Kentli Olmayan Simgesi

Ankaranın simgeleri konusunda etraflıca yapılan tartışmalara Atakule çoğu zaman dahil edilmez. Bu dahil edilmeme durumu kent enteliyansiyası içinde önemsenmediğindendir. Ancak bu durum yeterince tartışılmadığından ve muhtemelen eleştirilmediğinden geniş kamuoyunda Atakule kentin simgesi olarak kabul edilebilir. Hitit Güneşinin Ankarayla bağlantısı tartışılabilir, Ankara Beşlisinin ayırt edici özellikleri tarif edilebilir veya Ankaraya ait endemik bitki türleri en azından dar bir kamuoyu tarafından bilinir. Ancak Atakulenin anlaşılamayan, anlaşılmadığı ölçüde varlığını sürdüren durumu Ankarayı sosyolojik olarak ikiye bölen; Birinci Meclisimizin ikinci grubunu temsil etmesinden kaynaklıdır. Cumhuriyet projesinin liberal-muhafazakar kanadını temsil eden Atakule, ironik şekilde Birinci Meclisin birinci grubunun progresif değerlerini temsil eden Çankayanın en kritik noktasına dikilidir. Turgut Özal’ın siyasi projeksiyonunun temsiliyeti olan anıt Cumhuriyetin ilerici yönünü frenlemeyi hedefler. Atakule sayesinde Yakup Kadrinin Halkevini Ankara Palasa tercih eden yönelimlerinden Vedat Dalokay’ın Hitit Güneşi Kursu heykelini dikme mücadelesiyle Sıhhiye Meydanı’nı sınır haline getiren savunmasına kadar bir politik hattı iğdiş etmenin simgesidir. Bu yanıyla Ankara solunundeğerlerinin kundaklanması amaçlanmıştır.

Kentlinin uzun süren geri çekilişi

Ankarada progresif bir politik hat 60lardan 2000lerin ikinci on yılına kadar İsmetpaşadan Şili Meydanı’na kadar yıl yıl kent mekanlarından çekildi. İsmetpaşa tarikatlara, Ulus Meydanı muhafazakarlara, Sıhhiye dönercilere, Kızılay esnafa, Tunalı telefonculara ve kişisel bakım ürünleri zincirlerine bırakıldı. Bu geri çekilme hali 2025 itibariyle Şili Meydanı’nda tutunmayı getirdi. Bütün bunlar yaşanırken piyasacı bir baskı Atakuleyi ele geçirdi. AVMcilik ve kahve zincirleri Şili Meydanı’nın üstünde kalan bütün alanı elinde tutuyor. Kentlilerin 60larda başlayan kaçışı belirli bir düzlemde sosyolojik bir kopuşu getirecek. Çünkü kent mekanları yürüyüş mesafesinde kendilerine yeni nefes alma alanları oluşturamayacaklar.

Atakulenin kent sosyolojisindeki karşılığı başka bir eksende daha karşımıza çıkıyor. Kısa süre önce yenilenen AVM, saik ve pratikleriyle İstanbulu Ankaraya getirmeyi amaçladı. AVM dış duvarlarındaki Şişli esintisi, mekanların elegan görüntüsü, beyaz ışıklandırma, profesyonel koku yönetimi, meydana ve Botanik Parkı’na çıkan iki taraflı kapılar; Ankarada daha önce görülmemiş bir AVMcilik anlayışı. Teras katında kentin yeni orta sınıflarına açılan yoga, pilates imkanları ve konser mekanları ilgili grubu Botanikten, Ahlatlıbelden, Seğmenlerden, Kuğuludan koparma ihtiyacının bir yansımasıdır. Atakulenin dijital ekranlarında ülkelerin kurtuluş ve kuruluş günlerini yayınlayarak paralı” Büyükelçilik çalışanlarını doğrudan çekme çabası da vardır şüphesiz.

Ankaranın simgesi ama İstanbulun istediği kadar

Atakule yönetimi kentin simgesi olmakla sıklıkla övünür. İletişim stratejisini doğrudan bunun üzerine kurmalarına rağmen her İstanbul ajansında olduğu gibi burada da hatalar yapılır. Geçtiğimiz aylarda her AVM yönetiminin yaptığı gibi Atakule yönetimi de alışveriş karşılığı çekilişle bir arabayı kentlilere hediye etmek istedi. Ancak Ankaranın simgesi olmakla övünen Atakulenin bir müşterisine verdiği aracın plakası 34le başlıyordu. Ankarayı anlaması gerekmeyen, çünkü kenti kendi metropolünün yanında köyolarak gören İstanbul operasyonunun bu tarz basit hatalar yapması doğal. Ancak hatalar bununla sınırlı kalmıyor.

Ankaraya etkinlik yapmak için gelen kurum ve kuruluşlar Botanik Parkı yönünden fotoğraf çekme rahatlığı verdiği için Atakuleyi sosyal medya postlarında çoğunlukla paylaşmayı tercih ederler. Geçtiğimiz günlerde İstanbuldan Ankaraya etkinlik yapmak için gelen bir dernek Atakule paylaşımı nedeniyle neredeyse Atakule yönetimiyle mahkemelik olacaktı. Yönetim kamu yararı güden bu derneği avukatları vasıtasıyla sıkıştırarak içinde Atakulenin göründüğü paylaşımın kaldırılmasını sağladı. Ankaranın simgesi yalnızca İstanbulun istediği kadar Ankaralı, onun değerlerini paylaşıyor ve iletişim stratejisini buna göre belirliyor. Çünkü Atakule, Birinci Meclisin ikinci grubunun liberal ve muhafazakar yönelimlerinin doğrudan doğruya İstanbula, onun değer ve pratiklerine teslim edildiği; bu değerlerin ve pratiklerin Ankaraya rücu ettiği yeni bir durumu simgeliyor.

Ankara ile İstanbul arasındaki yüzyıla erişen rekabetin yeni alanlarından biri Atakuledir. Bu rekabet Cumhuriyet tarihi boyunca devletin ve piyasanın varlığıyla iki kentteki değer ve pratikleri karşılıklı hale getirmiştir. Turgut Özal gibi darbe sonrası iktidar dönemlerinde devletin piyasayla yakınlaşan ilişkisi Atakule gibi etkilianıtların sosyolojiyi, hatta sosyo-ekonomik ilişkileri değiştirmesini getirir. Bu bir yanıyla kent suçudur da.

Atakulenin etraflıca tartışılması, tartışıldığı ölçüde kentli olmayan simgenin silikleşmesi, dahası geniş kamuoyundanın ilgisinden çıkarılması kentlinin tarihsel kaçışını durdurulması, hatta kentin progresif grubunun varlığını sürdürmesi için kritik önemde olacaktır.

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış