Gençlik yıllarında yarım yamalak dünya görüşünle akarsın sokaklara; karışırsın içeriğini bildik eylemlere… İşçi kimdir? Sendika nedir? 1 Mayıs sevdasıyla düşersin yollara… Dillerde 1 Mayıs Marşı: “Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde /1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı!” O coşkuyla Emek Bayramı’nda koca işçi sınıfının en önünde yürüme hakkını kendinde görürsün. Yıllar sonra gelir Nazım Hikmet’in, İşçiler ve 1 Mayıs şiiri: “ Onlar ki toprakta karınca,/suda balık,/havada kuş kadar/çokturlar;/ korkak,/cesur,/cahil,/hakîm/ve çocukturlar/ve kahreden/yaratan ki onlardır, destanımızda yalnız onların maceraları vardır.”
O BİLDİK HİKÂYEYİ ÖĞRENİRSİN:
1 Mayıs 1884 yılında, Amerika’nın Chicago kentinde toplanan Sendikalar Kongresi 1 Mayıs 1886’dan başlayarak iş gününün sekiz saat olarak saptanması, ağır çalışma koşullarının hafifletilmesi ve sendikal hakların verilmesi için tüm işçi örgütlerinin eylem yapma karar aldığı gündür. Bu amaçla yapılan gösteri ve grevler ise kanlı çatışmalarla sonuçlanır, eyleme katılan işçiler işten çıkarılır, işçi liderleri tutuklanır ve dördü haksız yere idam edilir. Ancak, bu dava Amerika sınırlarını aşarak dünya emekçilerinin desteğini kazanır, olayların sloganı olan “8 Saatlik İşgünü” dünya işçilerinin isteği olur. Temmuz 1889’da yapılan Uluslararası İşçi Kongresi’nde 1 Mayıs; “ İşçi Sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü” olarak benimsenir o tarihten itibaren birçok ülkede “ İşçi Bayramı” olarak kutlanmaya başlanır.
Yıllarca “1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı!” diye faşistlere karşı yürürsün. Yeri göğü inletirsin. Bu marşı öğrendiğin ve ağız dolusu haykırdığın gün görürsün ki, 1 Mayıs yalanlarla örülü bir masal olarak senin kuşağına anlatılır. Söz konusu emek olunca, hangi konuda masallar gerçeği yansıtır ki? 1 Mayıs bizim biçimlendiğimiz koşullarda, yıllarca ‘Bahar Bayramı’ olarak kutlandı. Çocukluğumuzun şenliği, gençliğimizin korku masalı, işçiliğimizin yasak bayramı ve kanlı 1 Mayıslar yaşadık bu topraklarda… 1 Mayıs yaklaştıkça gözaltına alınan sosyalistler, ‘Eski tüfekler’, devrimciler, emek temsilcileri, yüreklere salınan korkular, verilen gözdağları, sanki emek bayramı değil savaş provalarına tanıklık ederek tükenir yıllar. Bizim yaşadığımız koşullarda 1 Mayıs böyle yaşanır. Çünkü bize anlatılan 1 Mayıs hikâyesi önce yalanlarla başlar.
1 MAYIS HİKÂYEMİZ
Ülkemizde 1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında İzmir’de kutlanır ve bunu 1909 Üsküp kutlaması izler. İstanbul ise 1 Mayıs kutlaması ile 1910’da tanışır. 1920 yılında da, işgal kuvvetleri ve Osmanlı idaresinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs, İşçi bayramı olarak kutlanır ve işçiler “ Bağımsız Türkiye” yazılı bir pankart taşırlar. Cumhuriyet döneminde uzun yıllar dönemin koşulları nedeniyle 1 Mayısların “ İşçi Bayramı” olarak kutlanması yasaklanır. 1 Mayıs, işçi bayramı olarak ilk kez, 1975’de İstanbul Tepebaşı’nda bir düğün salonunda, 1976’dan itibaren de meydanlarda kutlanır. 1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim Meydanı’nda çıkan olaylar sonunda ölenler ve yaralananlar olur. Adı ‘Kanlı 1 Mayıs’ olarak tarihe geçer. 1 Mayıs coşkusu 12 Eylül 1980 darbesi ile bir süre kesintiye uğrar. Yaşanan tüm sorunlara, ölümlere, baskılara karşın 1 Mayıs hep işçi sınıfı tarihinde yerini alır.
URFALI KADIN’DAN 1 MAYIS ŞİİRİ
Erkek işi olarak bilinen sendikacı uğraşını zihinlerde değiştirmek boynumun borcu oldu. ‘Kadın ve Sendika’ kitabını yazmaya karar verince; öğrendim ki; Türkiye’de ilk “ 1 Mayıs “ şiirini yazan, Urfalı tramvay işçilerinin grevine katılan, yoksul bir kantarcının kızı, Yaşar Nezihe ve onun zihinlere işlenen “ Bir Mayıs İçin” şiirinin dizeleri: “ Ey işçi. / Bugün hür yaşamak hakkı seninken / Patronlar o hakkı senin almışlar elinden “ diyordu.
EKMEK VE GÜL
Gün geldi devran döndü, dünya dillerine çevrilen ‘Ekmek ve Gül’ şiiri ile buluştuk… “Yürüyoruz, yürüyoruz, günün aydınlığında/Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara/Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan/Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara/”Ekmek ve gül!/Ekmek de gül de yaşam için yaşamsal./Mayıs emek bayramıdır./Ekmek ve gül bizde ekmeğin kavgası gülün dikenidir.” Oysa 1 Mayıs bütün dünya emekçilerinin bayramı. Büyük bedeller ödenerek çok zor kazanılan bir bayram bu bayram. Ve dillerde James OPPENHEIM’ın “Ekmek ve gül” şiiri dökülmeyi sürdürüyor: “Yürüyoruz yürüyoruz, erkekler için de yürüyoruz/Çünkü hâlâ/bizim oğullarımızdır onlar/ Ve biz hâlâ analık ederiz onlara”
23 Nisan 2007 yılında ‘Avrupa’nın Başarılı Kadın Sendikacısı’ ödülünü Atina’da aldığım yıl; 1 Mayıs bayramına, Almanya’nın Duisburg kentinde yürüyüşe katıldım, konuşma yaptım. O yıl aynı saatlerde İstanbul’da olaylar, bol biber gazlı, tazyikli sulu, yaralılar ve gözaltılar… O, 1 Mayıs bayramını şöyle kaleme aldım: 1 Mayıs Yaşadık; Bizimkine Benzemez! 1 Mayıs’ın 2009 yılında “ Emek ve Dayanışma Günü” adıyla TBMM’de tatil günü olarak kabul edildi. “Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz/Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa/Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sundukları/İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden/Bu ekmek ve gül türküleri” 1 Mayıs 1977’de ölenlerin anısına, 1 Mayıs Taksim’de kutlanmalı. Taksim Meydanı’na 1 Mayıs’ta ölenler anısına anıt yapılmalı. Yoksa biz, ekmek ve gül adına yaşamını yitiren emekçileri anmaktan yoksun muyuz?
TAKSİM EMEĞİN BAYRAM YERİ!
2010 yılında Taksim Meydanı’nda 33 yıl aradan sonra 1 Mayıs’ı coşkuyla kutladık. O 1 Mayıs, özlemin gönüllerde gül açtığı gün oldu. O gün, toplumsal ve kişisel tarihlere yazıldı. Sevinç gözyaşlarımız sel olup aktı. Yılların yalan masalı o gün son buldu. Taksim artık ‘Emek Meydanı’ oldu. “ Ancak bu böyle gitmez/Sömürü devam etmez Yepyeni bir güneş doğar/Bizde ve ülkeler de” O yıl 1 Mayıs’ı 122. yılında kutladık. Ölmeden 1 Mayıs’ı bayram görmek, yasaklı ‘1 Mayıs Marşı’nı söylemek ve de 2010 da Taksim’de kutlamak varmış... Türkiye 1 Mayıs ayıbından kurtuldu. Darısı öbür ayıplarının başına… 1 Mayıs 2013 Yasal bayram olsa da 1 Mayıs zihinlerdeki önyargıyı, zihniyet kelepçesini kıramadı. Yaşamın her alanında mücadele ve emek bayramı olarak zihinlere işlenmeli.
1 Mayıs korkusu aşılmalı. Yaşadığımız yüzyılda emekçiler, küreselleşmeye karşı emeğin korunması mücadelesini vermeli. Emeğin tutsak, sermayenin özgür olduğu dünyada işçiler örgütlenerek mücadeleyi, birlik ve dayanışma içinde sürdürmeli...
1 Mayıs işçi sınıfına güzel günler getirsin… 1 MAYIS KUTLU OLSUN
Yorumlar (0)