20 Kasım’da Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine karşı eyleme geçerek kendilerini madene kapatan madencilerin sesi madenin derinliklerinden duyulmaya başlandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın madencilerin haklarının güvence altına alınacağına dair açıklaması tabi ki maden emekçilerinin yüreğini ferahlatmamıştı çünkü son 20 yılda yaşanan benzeri özelleştirmelerde ve kamu çalışanlarının statü değişikliklerinde yaşanan mağduriyetleri ve hak gasplarını gayet iyi biliyorlardı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve taşeron kamu çalışanlarının kadroya geçirilmesi süreçlerinde tek kaybeden emekçiler oldu ve Çayırhan’da da maden emekçilerinin işleri, evleri ve gelecekleri satışa çıkartıldı. İhale şartnamesinde işçilerin geleceğine yönelik hiçbir madde bulunmazken, ikamet ettikleri lojmanlardan 4 ay içerisinde tahliye edilecekleri yazıyor.[1] Direniş şimdilik sadece ihalenin ertelenmesini sağladı. Mevcut iktidarın reflekslerini artık ezberledik. Direniş ile karşılaşırsan geçici bir geri adım at, uygun görülen başka bir anda düzenlemeyi tekrar dayat! Anlaşılan özelleştirme ile birlikte direniş de kısa süreliğine ertelenmiş oldu ancak rantiye yeniden kapıya dayandığında daha kararlı, daha örgütlü ve daha çok direnmek gerekeceğini buraya not düşelim.
Birbirine organik bağlar ile bağlı otoriter devlet yapısına ve vahşi sermayeye karşı hakları için direnerek emek sömürüsünü gündeme taşıyan madenciler, Türkiye’de unutulmaya yüz tutmuş bir olgu olan sosyal konut meselesini de yeniden gündeme getirmeyi başardılar. Toplumsal muhalefeti sosyal medya paylaşımlarına indirgemeye çalışan, aktif direnişi vandal, çağdışı ve romantik olarak tanımlayarak küçültmek ve yok etmek isteyen iktidar ve “muhalefet” kesimlerine tekrardan Çayırhan’dan selam ediyor, Ankara merkeze doğru yola çıkıyoruz.
90’lı yılların sonlarında Taş Mektep’te bir ortaokul öğrencisi iken Necatibey Caddesi’nden Bakanlıklara doğru çıkarken çoğunlukla okul servisinin içerisinden gördüğüm bir manzara idi Saraçoğlu Mahallesi. Benim için gerçekten bir manzaraydı çünkü şehrin tam merkezinde, büyük pencereli, diğer yapılardan ayrışan mimarisi ve geniş dış alanlarıyla yaşamaya özendiğim bir binalar topluluğuydu. Okul servisinin içerisinden bakarken dışarıda bisiklete binen, oyun oynayan çocukları görür, özenirdim. O zamanlarda bu yerleşimin adının Saraçoğlu Mahallesi olduğunu da, mahallenin tarihini de bilmiyordum. Saraçoğlu Mahallesine ilişkin sonradan öğrendiklerim bana gösterdi ki ben bu yerleşime hayranlıkla bakarken aslında bir tarihin sonuna şahitlik ediyormuşum.
Devlet memurlarının konut ihtiyacının giderilmesi için Alman mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanarak Bakanlıklar semtine inşa edilen Saraçoğlu Mahallesi, Cumhuriyetin ilk toplu konut projesi olarak hayata geçirilmişti.[2] 1940 yılında planlanmasına başlanan sosyal konutlara ilişkin bir mevzuat açığı olduğu anlaşılınca 1944 yılında çıkartılan “Memur meskenleri inşası hakkında kanun”[3] ile eksik düzenlemeler tamamlanmış, 2 yılda inşaat yapılmış ve 1946 yılında konutlarda hayat başlamıştı. Kanun’da belirtildiği üzere Ankara’da evi olan memur konutlardan faydalanamıyor, sosyal konutların kirası konutlarda oturan memurların maaşından kesiliyordu. Ferhunde Özbay’ın anılarında 1950’li yılların sonlarında aylığı 700-800 lira olan bir memurdan ev kirası için 60 lira kesildiği yazıyor. “Kira çok ucuzdu” diyor Özbay.[4] Barınma hakkı konusunda daha radikal fikirlere sahip olsam da Ankara’da barınmanın bugün ki maliyetini düşününce kendisine hak vermemek mümkün değil.
Mahallenin “Yeni Yüzü”
Gelelim 21. Yüzyıla: 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Afet Riskli Alan ilan edilen Saraçoğlu Mahallesi sakinleri 2015 yılında “zorla” tahliye edildi.[5] 2018 yılında proje çalışmaları başladı Emlak Konut ve TOKİ işbirliği ile yürütülen çalışmalardan sonra geçtiğimiz yıl Saraçoğlu Mahallesi “yeni yüzüyle” Ankaralıları selamladı. Saraçoğlu Mahallesi’nin yeni yüzü neydi? Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre “ mahalleye geleneksel Türk mimarisiyle inşa edilen 119 konut, 159 odalı apart otel ve 237 iş yeri kazandırıldı.” Bakanlık pırıl pırıl fotoğraflar koyduğu tanıtımda röportaj yaptığı insanlara mahallenin yeni yüzünü sordu ve mahallenin yeni yüzü insanların övgüsüne mazhar oldu![6]
Belki okuyucular içerisinden “neyin tantanasını yapıyorsun?” diye düşünenler olabilir. Hemen anlatayım. Türkiye’nin tamamıyla birlikte Ankara’da bir barınma enflasyonu ile pençeleşiyor. Kızılay’da 3 oda, 1 salon evlerin satış fiyatları 2 milyon 700 bin ila 6 milyon lira arasında değişiyor. Emlak Konut’u arayarak Saraçoğlu Mahallesi’nde satışa sunulan evlerin fiyatını sorduğumda, 3+1 evlerin 15 milyon 800 bin liradan başlayan fiyatlar ile satıldığı ve satış ofisinden daha detaylı bilgi alabileceğim söylendi. Kısa bir internet aramasıyla Saraçoğlu Mahallesi’nde 3+1 bir daire için 68 bin lira kira istendiğini görebilirsiniz ki Kızılay çevresinde 3+1 evler için istenilen en düşük kira 18 bin lira ve şuanda Saraçoğlu Mahallesi bölgenin en pahalı yerleşimi haline gelmiş.
Kemerlerinizi bağlayın! Şuanda asgari ücret 17 bin lira, ortalama memur maaşı 38 bin lira seviyelerinde. Tam bu anda durup sormak istiyorum: Saraçoğlu Mahallesi sosyal konutlar olarak kalmış olsaydı ve hatta Ankara genelinde sosyal konut niteliğindeki yapıların sayısı nüfusa ve nüfusun ihtiyaçlarına göre artırılmış olsaydı böylesine bir konut enflasyonu ve emlak krizi yaşanır mıydı?
Sermaye iktidarı 70 yıl içerisinde memur maaşının 13’te birine ikamet edilebilen konutların fiyatını ortalama memur maaşının 2 katına çıkartmayı başarmıştır. Emlak Konut’tan aldığım bilgiye göre Mahallenin yeni evlerinin çoğu satılmış. Geriye kalan konutların da çok geçmeden satılacağı anlaşılıyor. Saraçoğlu Mahallesi’nden dönüp Çayırhan’a baktığımızda herhangi bir sürpriz yaşanmadığı halde birkaç yıl içerisinde benzeri bir kapitalist dönüşümün orada da yaşanacağını görmek zor değil. Çayırhan’da madenciler direniyorlar ve işin acı tarafı aslında çaresizlikten direniyorlar. Yaptıkları açıklamalarda Ankara dışından gelerek Çayırhan’da çalışmaya başladıklarını ifade eden emekçiler[7], lojmanlarını kaybettikleri anda sokakta kalacaklar ve en iyi senaryo ile asgari ücret veya asgari ücretten hallice maaşları kabul ederek başka yerlerde istihdam edilecekler. Derdim kayıplara ağıt yakmak değil ama Saraçoğlu Mahallesi’ni, Çayırhan Termik Santralini ve nicelerini biraz kolay teslim etmedik mi? Gezi’de tutunduğumuz direnç noktalarından daha mı değersiz bu yazıda değindiklerim? Hayır! Aslında mahallenin zorla boşaltılması sürecinden tutun da bugüne gelininceye dek orada yaşananların tamamı direnişe konu olabilirdi ama olamadı. Çünkü sermaye teşkilatlı, bireyler ise tam anlamıyla bireydi!
Teşkilat
Saraçoğlu Mahallesi dönüştürülürken TRT’de çekimine yeni başlanan ve bugün hala yayınlanmaya devam eden “Teşkilat” dizisi (dizinin kendisi ayrı bir fecaat) tarihi bir mekân ihtiyacı duyunca o sıralar boşaltılmış olan Saraçoğlu Mahallesi’ndeki bir ev set olarak kullanıldı ve çekimlerin yapıldığı binada yangın çıktı. Göz göre göre tarih yakıldı. İtfaiye “zayiat yok” dedi, olay kapandı. Projenin mimarı Paul Bonatz’ın mirasçıları telif hakları gerekçesiyle Mimarlar Odası, Ankara Şubesi’ne bir vekalet vererek dava açtı[8], Bakanlık “Mimarın Paul Bonatz olduğuna dair bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır”[9] diyerek dalga geçti. Takip etmedim ama mahkeme heyeti Bakanlık lehine gerekeni yapmıştır diye tahmin ediyorum. Devlet-sermaye teşkilatına kafamızı çevirmeye devam ettiğimiz sürece biz daha çok ağıtlar yakmaya, barınma hakkı aramaya, yaşam hakkımızı gasp ettirmeye mahkumuz. Sosyal medyada eski Ankara fotoğrafları paylaşmaktan ötesini yapmak için çok mu güçsüzüz? Buradan Çayırhan’a bakınca öyle olmadığımızı düşünmek istiyor ve Çayırhan’da direnenlere, Saraçoğlu Mahallesi için sorumluluk alanlara şükranlarımı sunuyorum.
--
[1] https://www.gazeteduvar.com.tr/cayirhan-maden-ocagi-ihalesinde-son-teklif-verme-suresi-3-ay-uzatildi-haber-1738575
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Sara%C3%A7o%C4%9Flu_Mahallesi
[3] https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/5763.pdf
[4] https://bianet.org/yazi/saracoglu-mahallesi-anilari-195606
[5] https://haber.sol.org.tr/turkiye/tarihi-saracoglu-mahallesinde-bir-kez-daha-zorla-tahliye-136579
[6] https://csb.gov.tr/saracoglu-mahallesi-aslina-uygun-sekilde-tarihi-dokusu-korunarak-yenilendi-bakanlik-faaliyetleri-40338
[7] https://www.bbc.com/turkce/articles/cev9p1zg8ygo
[8] http://www.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=11225
[9]https://ankahaber.net/haber/detay/saracoglu_mahallesi_telif_davasinda_bakanlik_savunmasi_mimarinin_paul_bonatz_olduguna_dair_herhangi_bir_belge_yok_63560
Yorumlar (0)