Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Dikmen Vadisinin Dirençleri Kadınları

Dikmen Vadisinin Dirençleri Kadınları

Son 20 yılda bilhassa İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde, gecekondu bölgelerine yönelik “kentsel dönüşüm” adı altında yapılan yıkım sürecinin en önemli örneklerinden biri Ankara Dikmen Vadisi’nde yaşanmaktadır. İki yamaca kurulmuş bir mahalle olan Yukarı Dikmen bölgesinde, çoğunluğu çok yoksul, büyük bölümü düzensiz, geçici işlerde, asgari ücretle çalışan, emekli maaşı veya akraba yardımı ile geçinmeye çabalayan insanlar yaşamaktadır. Bir tarafta Ankara Büyükşehir Belediyesi, karşısında Yukarı Dikmen Vadisinde gecekondularda yaşayanlar arasında son beş yıldır devam eden bu çok boyutlu çatışmalı süreçte gecekondu halkının özellikle de kadınların gündelik yaşamı direniş ve dayanışma kavramları üzerinden yeniden şekillenmiştir.

Bu kadınların çoğu, Ankara’ya Anadolu’dan göç etmişler, küçük yaşta evlenip Dikmen bölgesinde iki, üç çocuk sahibi olmuşlar, okuma yazmayı kendi çabalarıyla kurslara giderek öğrenmişlerdir. Çoğunluğu sadece ilkokul mezunu olan vadideki kadınlar, kentsel dönüşüm barınma hakkı ne demek bilmezken, artık gerek hukuksal boyutunu gerekse sosyolojik ve psikolojik boyutunu öğrenerek bilgilendiler ve belediyeye karşı yasal bir süreç başlattılar. Bu bağlamda kadınlar da inisiyatif sahibi ve kendi yaşam alanlarında söz sahibi olabildiler, irade geliştirebildiler. Günlük yaşam içinde deneyimledikleri bu mağduriyet, aile akrabalık ya da komşuluk gibi ilişki ağları içinde paylaşıldıkça kolektif eylemler için harekete geçilmesine yol açtı. Vadili kadınlar direniş hareketini örgütlerken, medyayı, meclis üyelerini, akademisyenleri, mimar ve mühendisleri, sivil toplum örgütlerini kendi mücadelelerine davet ettiler, ortak işler, etkinlikler yaptılar.

Kadınların yaşadığı deneyim, sosyal ilişki ağlarına odaklanıldığında, eğitim durumları ne olursa olsun onların siyasete katılmalarında, hak alma mücadelesini tanımalarında son derece kritiktir. Kadınlar kendilerini kamusal alanda görünür kılacak şekilde yer aldılar. Daha önce “mahallesi dışındakileri bilmeyen” yaşadıkları kentte ve dünyada neler olup bittiğini takip etmeyen, tanıklığı mahallenin dışına çıkmayan ya da televizyonla sınırlı bir hayat sürdüren Dikmen Vadisi’ndeki kadınlar, zorla gelen yıkımlarla birlikte bütün bu altı yıllık sürede devletin kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya gelmişler, bununla beraber devlet algıları, güvenlik algıları, gündelik hayatları değişmiştir.

 

 

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış