Gerçi büyüklerimiz sağ olsunlar son 15 senede konuşmadık mesele, savunmadık alan da zaten pek bırakmadılar bize. Ama, merak etmeyin şanslıydık da ha bir yandan! Milletin kürsüsünde devamlı bizim meselelerimiz konuşuluyordu, etek ve şort boylarımıza karar vermek için devlet büyüklerimiz var güçleriyle çalışıyorlardı. Tecavüze uğrarsak düşünmemize gerek yoktu, devlet babamız bizim için zaten düşünüyordu. Tabii kocaları da çok sinirlendirmemek lazımdı, gözlerinin kararma ihtimali pek yüksekti, ama kocamı sinirlendirdim hapse düşer diye endişelenmemizi istemeyen devletim zaten onları koruyordu, salıveriyordu hemencecik, korkacak hiç bir şey yoktu. Kaç çocuk yapacağımızdan günde kaç saat çalışacağımıza, nasıl doğuracağımızdan kahkahamızın desibeline kadar her konuda devletlülerimiz ilgi ve bilgi sahibi olduklarından ve illa da kadınların hayatlarını düzenleme yoluna baş koyduklarından biz de elimizin hamuruyla her işe karıştık, konuştuk da konuştuk, yetmedi bir de sokaklara taştık, alanlara aktık, kadının yeri evidir diye arkamızdan bağıranlara “hayat sokaktaaa” dedik. Yarım dediler duymadık, eksik dediler tınmadık, tam iffetli olacaktık bir gülme geldi, onu da olamadık.
Yasta değil isyandayız dedik çöktük Güvenpark basamaklarına. Özgürce gezsin kadınlar diye morlar koyduk yollarına. Ve bıkmadan usanmadan bağırdık Kasımlardan Martlara “Kadın, Yaşam, Özgürlük” İşte yine geldi 11 ayın bir tanesi. Biz bir kere daha haykıracağız tüm gücümüzle “HAYIR” diye.
Hayır, yaşamımızın öznesiyiz!
Hayır, bedenimiz, emeğimiz, bu yaşam bizim!
Hayır, artık kirpiğimiz yere düşmeyecek!
Hayır, biz kadınlar susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!
Hayır biz Ankaralı kadınlar geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz!
Yorumlar (0)