Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

"ODTÜ, uzun süredir üniversitelerden çıkmayan ses oldu"

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan ile Kavaklık Direnişi üzerine söyleşi: "ODTÜ, uzun süredir üniversitelerden çıkmayan ses oldu"

"ODTÜ, uzun süredir üniversitelerden çıkmayan ses oldu"

Kavaklık’a 8 Temmuz günü yapılan saldırı ve ağaçların zorun gücüyle kesilmesi, ODTÜ Kavaklık Direnişini ülke gündemine taşıdı. Bir yıllık bir zaman diliminde büyük bir dayanışma örüldü. Fakültelerin, öğretim üyelerinin arka arkaya yaptığı açıklamalar ile ODTÜ, Üniversitelerdeki uzun süredir devam eden sessizliği bozan üniversite oldu.

Solfasol: TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ODTÜ’de bir KYK Yurdu Yapılacağından ne zaman haberdar oldu.

Tezcan Karakuş Candan: TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi İhale Takip Merkezi tarafından, Nisan 2018 tarihinde topluca yurt projesi ve müşavirlik hizmetinin yapılması ihalesi gündemimize gelince içerisinde Ankara’nın da içinde olduğu bu süreci takibe almak üzere, nerede ve hangi arazide yapılacağı belli olmayan 60 adet yurt projesinin topluca üretimi ve müşavirlik hizmeti verilmesi için ihaleye çıkılmasının hukuksal açıdan bir sakıncasının olup olmadığını araştırmak üzere Yönetim Kurulu’nda karar alındı. Haziran 2018 tarihinde ihale sonuçlandı. 2018 yılı Temmuz ayı başında yönetim kurulu sekreter üyemizin mail yoluyla bilgilendirmesi ile Ankara’da yapılacak yurtların alanlarının ODTÜ ve Cebeci Stadyumu’nda olduğunu resmi olmayan bir şekilde öğrendik.

S.: Haberdar olduğunuz andan itibaren tavrınız nasıldı, neler yaptınız?

 T.: ODTÜ’de KYK Yurdu yapılmasına dair haberdar olduğumuz andan itibaren öncelikle duyumun doğru olup olmadığını tespit etmek için öğretim üyeleri ile görüştük. Duyumumuzun doğru olduğunu, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı’nın 9 kişilik Üniversite Yönetim Kurulu’nda karşı oy verdiğini, yurt için düşünülen yerin Kavaklık olduğunu da bu görüşmeler sürecinde öğrendik.

 Bu süreçte Kent İzleme Merkezimiz hızlıca ODTÜ’ye giderek, alanı yerinde inceledi ve fotoğrafladı. Temmuz ayı bu açıdan çok hareketli geçti. Çok yönlü bir süreç işletildi. Yönetim kurulu toplantıları tek gündemli yapıldı, resmi yazışmalarla bilgiler toparlanmaya başladı ve öte yandan kamuoyu oluşturmak için konunun bileşenleri ile görüşmeler ve bilgilendirmeler yapılarak kolektif bir hareket alanı yaratılmaya çalışıldı. Bir yandan kurumsal olarak belgeleri elde etmek için hem ODTÜ’den hem Kredi Yurtlar Kurumu’ndan hem de ihaleyi alan müşavirlik firmasından 4982 Nolu Bilgi Edinme Kanununa istinaden bilgi talep ettik.

ODTÜ Mezunlar Derneği ile ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği, ODTÜ öğrencilerine, TMMOB Ankara İKK’ya ODTÜ’de bir KYK Yurdu yapılacağı bilgisini paylaşarak toplantı yapma çağrısında bulunduk. Demokratik kitle örgütleri grubunda durumu paylaştık. 2 Ağustos 2018 tarihinde, ODTÜ Mezunlar Derneği, ÖED, KESK Üniversiteler Şubesi, ODTÜ ÖTK Öğrencilerinin ve Mimarlar Odası’nın katılımı ile Vişnelik’te toplantı yapıldı. İlk zamanlarda herkes olayın farkında olsa da süreç barınma sorunu ikilemi nedeni ile biraz tartışmalı geçti. ODTÜ Rektörlüğü ile KYK arasında yapılan protokol tarafımıza verilmedi. Bu protokole ancak dava açarak ulaşabildik. Protokol kamuoyuyla paylaşıldı; öğrencilerin Kavaklık’a 8 Temmuz günü yapılan saldırı ve ağaçların zorun gücüyle kesilmesi, ODTÜ Kavaklık Direnişini ülke gündemine taşıdı. Bir yıllık bir zaman diliminde büyük bir dayanışma örüldü.

 Fakültelerin, öğretim üyelerinin arka arkaya yaptığı açıklamalar ile ODTÜ, Üniversitelerdeki uzun süredir devam eden sessizliği bozan üniversite oldu. "ODTÜ’yü ya da Kavaklık’ı bir imar parseli olarak görmüyoruz. Emekle, mücadeleyle, direnişle şekillenmiş bir özgürlük ve nefes adası olarak görüyoruz." ve Öğretim Elemanları Derneği’nin, demokratik kitle örgütlerinin katılımı ile basın toplantısı gerçekleştirildi. ODTÜ Ormanı üzerine söyleşiler yapıldı. ODTÜ Mezunlar Günü’nde, bilgilendirme broşürü basılarak dağıtıldı.

 Bunun çok zorlu bir süreç olduğunu ifade etmek isterim. Her atılan adımda, Rektörlük hem öğretim üyelerine hem derneklere yoğun baskıda bulundu. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne ODTÜ’ye yakışmayan bir üslupla yazdığı cevabi yazılarla, mahkemeye verme tehditleri ile karşılaştık. Ancak biz haklıyız, Verşan KÖK ise değil. Mimarlar Odası Ankara Şubesi karşısında kimsenin duramayacağı kararlılıkta bir Oda olduğunu mücadele sürecinde göstermiş bir örgüttür.

Bu süreçte ayrıca suç duyurularında bulunduk, Verşan Kök’ü YÖK’e şikayet ettik, protokolün iptali için davalar açtık. Öğrencilerin Kavaklık’ta çadır kurduğu sürece kadar, iletişim içerisinde olan ve hukuksal süreçleri yürüten kamuoyu oluşturulmasını sağlayan bir aktivasyon içerisindeydik. Kavaklık Direnişi’nin başlaması, KYK Yurdu yapımı sürecine karşı direnişi bir üst aşamaya geçirdi.

Bu aşamadan sonrada haklı talepleri içerisinde barındıran Kavaklık Direnişi’ne destek olduk, ziyaretler yaptık, forumlara katıldık. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak Yönetim Kurulu toplantımızı Kavaklık’ta öğrencilerin ve üyelerimizin katılımı ile gerçekleştirdik, Orada birlikte aldığımız kararları, ruhsat süreçlerini, Kavaklık’ın tescil edilmesi gibi bir dolu süreci takip ettik, Ruhsatsız şantiye binaları için suç duyurusunda bulunduk.

 Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ve ilgili belediyelerle görüşme ve yazışmalar sonucu yurt inşaatı için ruhsat alınmadığını açığa çıkarttık, Kavaklık’ın ODTÜ Geliştirme Vakfı’na tahsisli olduğu da bu süreçte ulaştığımız bilgilerdendi. Kavaklık’a 8 Temmuz günü yapılan saldırı ve ağaçların zorun gücüyle kesilmesi, ODTÜ Kavaklık Direnişini ülke gündemine taşıdı. Bir yıllık bir zaman diliminde büyük bir dayanışma örüldü. Fakültelerin, öğretim üyelerinin arka arkaya yaptığı açıklamalar ile ODTÜ, Üniversitelerdeki uzun süredir devam eden sessizliği bozan üniversite oldu. Gerçekler saklanamayacak derecede gün yüzüne çıktı. Artık hukuken Kavaklık’ta KYK Yurdu yapmak mümkün olmasa da Rektör, geçen hafta yaptığı bölüm ziyaretlerindeki çatışmacı üslubuyla sürecin henüz tamamlanmadığının ve daha da gerilerek devam edeceğinin sinyallerini vermeye devam ediyor.

S.: TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ODTÜ’de bir yurt yapılmasına mı, Kavaklık’ta bir yurt yapılmasına mı, bir KYK yurdu yapılmasına mı karşı? Neden?

 T.: ODTÜ, yurtlarını bugüne kadar desteklerle, bağışlarla kendisi yaptı. KYK Yurdu ise bir baskılama süreci ile rıza alınmadan yapılmaya çalışılıyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi ODTÜ’de KYK Yurdu yapılmasına karşı ve ayrıca Kavaklık gibi bir alanda yapılmasına da karşı. KYK Yurtları bugün artık sadece barınma sorununu çözen kurumlar değil, bilimi devre dışı bırakarak, dini siyasallaştıran kurumlar olarak örgütleniyor.

 KYK’nın Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptıkları protokoller, KYK Yurtlarında verilen zorunlu eğitimler, atölye çalışmaları, öğrenciler üzerindeki baskı ve hak ihlallerinin yoğunlaştığı bir süreçte bu yurtların proje elde etme süreçleri de, inşai faaliyetleri de sorunlu. ODTÜ gibi mimarlık alanında önemli eserler veren mimarları yetiştiren bir kurum, KYK üzerinden hizmet alarak proje üretiyor ve kendi yurdunu yapamıyor, hatta bu süreçte Mimarlık Fakültesi bilerek devre dışı bırakılıyor. Bu açıdan da oldukça sorunlu. ODTÜ’ye KYK Yurdunun yapılması ile ODTÜ’nün yurtlar konusundaki yönetim bütünlüğü bozulacak, ikili bir yapı ortaya çıkacak.

 Bu yaklaşım Hasan Tan dönemini hatırlatıyor bize… ODTÜ’nün özgürlükçü yapısını da mekansal bütünlüğünü de bozan bir “Truva Atı" benzetmesi bizim de katıldığımız ve karşı çıkış gerekçelerimizden birisiydi. Bu süreç KYK Yurtlarının ülke genelinde içeriğiyle birlikte tartışılmasına neden oldu. İlerleyen süreçlerde yaşanan hak ihlallerinin de gün yüzüne çıkacağı aşikar. Ayrıca yer olarak Kavaklık’ın seçimi de kendi habitatını oluşturmuş bir alanın, “kavaktır katli vaciptir” yaklaşımının sürdürülmesi ve orada canlı yaşamının varlığının görmezde gelinmesi, “ağaçlar kesilecek”, ha keza “taşınacak” gibi söylemler de ODTÜ ekolojik bütünlüğünü bozan bir durumdu.

Ayrıca ODTÜ üzerindeki mekansal parçalanma süreçleri de yeni değil. Koruma amaçlı İmar Planlarına açılmış davalarımız, hatta ODTÜ Ormanını yapılaşma baskısı altına alacak ODTÜ çevresindeki yapılaşmalara yönelik açtığımız onlarca davamız var. Sonuçta Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak ODTÜ’yü ya da Kavaklık’ı bir imar parseli olarak görmüyoruz. Emekle, mücadeleyle, direnişle şekillenmiş bir özgürlük ve nefes adası olarak görüyoruz. Bu adaya yönelik yapılan her türlü saldırının da karşısında olduğumuz için KYK Yurdu yapılmasına karşı başından beri mücadele ediyoruz. Diğer yandan ODTÜ’ye 750 metre mesafede bulunan ve KYK’ya ait Tahsin Banguoğlu Yurdunun 65.000 metrekarelik alanı ile 2.5 emsalle rezidans ve avm yapımı için plan değişikliği yapıp, kendi alanını ranta açıp, ODTÜ’den bedelsiz alan kapatmaya çalıştığı rant ilişkisini görüyoruz. Karşı çıkışımızın bir sebebi de budur. KYK üniversitelerde TOKİ’leşme sürecinin mekansallığını örmektedir. 60 adet yurdun toptan ihale edilmesi de bunun göstergesidir.

S.: Sizce, ODTÜ’de bir KYK Yurdu yapılması sürecinin bir krize dönüşmesinin (polis müdahalesi ve Kavaklık’ta yoğun ağaç kıyımı ile sonuçlanması) sorumlusu/sorumluları kim? Neden?

T.: Bu krizin baş sorumluları iktidarla iş tutan, yönettiği Üniversitenin geleneklerini, bilimi, demokratik teamülleri devre dışı bırakarak protokolü imzalayan, bunda ısrarcı olan, polisin üniversiteye girmesinin yolunu açan, ODTÜ bileşenleri ile görüşmeden ben bilirim yaklaşımı ile davranan Rektör, Rektör Yardımcıları ve Danışmanlarıdır. Bugün bu sürecin tüm sorumluları iyot gibi açığa çıkmıştır. Mansur Yavaş, ODTÜ Mezunlar Konseyi ve daha öncesinde Alper Taşdelen’in yurt yapma önerisini reddeden, cevap vermeyen Rektörlüğün derdinin yurt yapmak olmadığı da böylece açığa çıkmış oldu. Bu durumun bu noktaya gelmesinde sürecin başından bu yana ikircikli tavırlar içerisinde olan yaklaşımların da etkisi var.

Fakat gelinen nokta itibariyle son yaşanan süreçte örülen geniş dayanışma ile ikircikli tavır içinde bulunanlar özeleştirisini pratik süreçte vermiştir. O nedenle artık önümüzdeki sürece bakmamız gereken bir durum vardır. Yurt yapımı hukuksuz da olsa, henüz tehlike geçmemiştir. Hukuksuzluğun ortasındayken, birçok yapı kaçak saray dahil hukuksuz bir şekilde yapılmışken hiçbir zaman sürecin peşini bırakmamak gereken bir dönemdeyiz.

S.: Kavaklık özelinde ve genel olarak ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planı ile ilgili değerlendirmeniz nedir? Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Şehir Plancıları Odası ile birlikte açtıkları dava ile ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planının iptalini istediklerini biliyoruz. Bu iptal talebinin gerekçesi neydi? Kavaklık ile ortaya çıkan yeni durumda ek bir dava açacak mısınız? ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planı ile ilgili kim, ne yapmalı?

T.:: Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planına yönelik 4 davamız var. Davanın temel gerekçeleri ODTÜ ekolojik sistem bütünlüğünü bölen yollar ve ODTÜ KAİP(Koruma Amaçlı İmar Planı) içerisinde yapılaşma getirilen alanlar. Ancak üst ölçekli plana dava açmakla birlikte, ODTÜ Ormanını yapılaşma baskısı altında bırakacak tüm ODTÜ dışı alanlara da dava açtığımızı belirtmek isterim. Üst ölçekli planlarda parselasyon bazında bir dava süreci ancak pratikte şekilleniyor. Kavaklık’ta yurt yapımı gündeme geldiğinde, Yönetim Kurulu bunu yargıya taşıma kararı aldı ve bilirkişi incelemesinde olan ODTÜ KAİP davasında, Kavaklık’taki yapılaşmaya yönelik de ek beyan olarak verildi.

 Böylece Kavaklık’ta Koruma Amaçlı İmar Planı davasına eklendi. Kavaklık’ın sit alanı ilan edilmesi ve orman alanına dahil edilmesi için ayrı ayrı başvuru yaptık bu taleplere yönelik olumsuz bir süreç oluşursa o kararları da yargıya taşıyacağız. Yönetim olarak kamusal açıdan, ODTÜ gibi, AOÇ gibi, İmrahor Vadisi, Saraçoğlu Mahallesi, Ulus gibi önemli alanlarda her gelişmeyi takip etmek ve kamu yararı gözetmeyen uygulamaları yargı sürecine taşımak kararlılığımız önceliklerimiz arasında. AOÇ’de üst ölçekli plana iki davamız var ancak AOÇ alanlarına ilişkin 120 davamız var. Dolayısıyla Kavaklık’ta olan bitenlerle birlikte ODTÜ’de de artık AOÇ’de olduğu gibi, her girişimi parsel parsel takip edeceğiz.

 Kavaklık’la ilgili parselasyon planları yapılmadığı için buraya herhangi bir inşai faaliyet yapılması mümkün görünmüyor ama hukuksuzluğun zirve yaptığı ODTÜ Yurt meselesinde herhangi bir ruhsat işlemi ve veya alanın yapılaşmasına ilişkin ne karar çıkar çıksın dava konusu etmemiz kaçınılmaz. ODTÜ KAİP ile ilgili kararlar da katılımcı bir yöntemle ODTÜ bileşenleri ve davacı meslek odaları ile birlikte ortak akıl üretilerek yeniden ele alınmalı.

 S.: Yurdun mimari projesinin müellifinin uzun süredir Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi olan bir mimar olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konudaki kişisel ve kurumsal tavrınız ne oldu?

T.: Türkiye hem ekonomik hem de siyasi olarak çok ciddi bir baskı altında, hem neoliberalizmin baskısı hem siyasal İslam’ın baskısı. Bu ikili kıskaç hali aslında insanlığın harcını da çürütüyor. Karakter aşınmaları yaşanırken vicdan bozulmaları, gelenekten, etik değerlerden ve temsil ettiğiniz örgütlenmenin ilkelerinden kopma süreçleri sıklıkla yaşanıyor ve şaşırmanın sınırı kalmıyor. Böylesi dönemlerde mücadele etmenin, bulunduğunuz yeri temsil etmenin ağır bedelleri var. Bunu herkes kaldıramayabilir. Mücadele zorlaştıkça sınanıyorsunuz ve her durumda yeni bir evreye, daha zor bir aşamaya geçiyorsunuz.

 Bu zorlu aşama hepimiz için öğretici ve hatırlatıcı oluyor. Mesela bu süreçte öğrendiğim çok önemli bir örnek var, bu vesile ile buradan paylaşmak isterim. 12 Eylül askeri darbesinden sonra, tüm baskılara karşın onurlu yaşamak ve teslim olmamak için hayatlarını idame ettirmek üzere üç güzel insan, bakkal dükkânı açıyorlar. Geçimlerini sağlamak için uzun süre Ayrancı’daki bu bakkal dükkanını işletiyorlar.

Bu üç güzel insanın adlarını buradan zikrederken bile umut doluyor insan: "Bu krizin baş sorumluları iktidarla iş tutan, yönettiği üniversitenin geleneklerini, bilimi, demokratik teamülleri devre dışı bırakarak protokolü imzalayan, bunda ısrarcı olan, polisin üniversiteye girmesinin yolunu açan, ODTÜ bileşenleri ile görüşmeden ben bilirim yaklaşımı ile davranan Rektör, Rektör Yardımcıları ve Danışmanlarıdır."

"Mücadele zorlaştıkça sınanıyorsunuz ve her durumda yeni bir evreye, daha zor bir aşamaya geçiyorsunuz. Bu zorlu aşama hepimiz için öğretici ve hatırlatıcı oluyor. Bu süreçte öğrendiğim çok önemli bir örnek var; 12 Eylül askeri darbesinden sonra, tüm baskılara karşın onurlu yaşamak ve teslim olmamak için hayatlarını idame ettirmek üzere üç güzel insan, bakkal dükkânı açmaya karar veriyorlar. Geçimlerini sağlamak için uzun süre Ayrancı’daki bu bakkal dükkanını işletiyorlar. Bu üç güzel insanın adlarını buradan zikrederken bile umut doluyor insan: Yavuz Önen, Teoman Öztürk ve Akın Birdal* , yakından tanıdığımız üç değerli insan. Tarihe not düşmek böyle bir şey işte!

"Verşan Kök ve ekibi o makamda olduğu sürece ODTÜ’de suların durulması zor. Bunu 8 Temmuz’da ağaçların katledildiği gün bir kez daha gördük. "ODTÜ, uzun süredir üniversitelerden çıkmayan ses oldu. Bu direniş mutlaka kelebek etkisi yapacaktır. Şimdi olası tüm gelişmelere yönelik, tüm kesimlerin de içerisinde olduğu bir platformun oluşturulması önemli..." Yavuz Önen, Teoman Öztürk ve Akın Birdal, yakından tanıdığımız üç değerli insan. Tarihe not düşmek böyle bir şey işte! Aslında işin daha başka boyutları var ama Onur Kurulu süreçleri olduğu için çok fazla derinleştirmenin etik olmadığını düşünüyorum. Oda Yönetim Kurulu Üyesi iken mücadele ettiğimiz ve hukuksal olarak davalı olduğumuz alanlara ilişkin ticari bir iş ilişkisine girmenin doğru olmadığı, Mimarlar Odası ve TMMOB teamülleri ve geleneklerinin bunu kabul etmeyeceği çok açıktır.

 KYK Yurt yapım işinin projelendirilmesi, Türkiye’de başka mimar kalmamış gibi Mimarlar Odası Ankara Şubesinin iki yönetim kurulu üyesine teklif edilmesi de çok manidardır. Bir yönetim kurulu üyemiz, yukarıda açıkladığım nedenlerden kaynaklı proje sürecinden çekilmiştir. Diğeri ise Yönetim Kurulu’nun tüm uyarılarına rağmen işi almayı tercih etmiştir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi de geleneklerimiz çerçevesinde gereğini yapmıştır. Bugün KYK Yurt projesini çizen mimar artık Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi değildir ve Onur Kurulu süreci işletilmektedir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin kurumsal tavrı budur.

 S.: Bu krizden genelde konunun tarafları olanlar (ODTÜ, KYK, Belediyeler vb.) ne ders çıkarmalı, ne öğrenmeli? Özelde (müellifin durumu ile ilgili) meslek odaları ne ders çıkarmalı, ne öğrenmeli?

T.: Aslında ODTÜ’de KYK Yurdu yapım süreci örnek bir laboratuvar gibi. Bir çok alanı birden kesiyor ve birçok alana dair mesajlar veriyor. Sadece süreci bir KYK Yurdu, bir barınma meselesi olarak değil, bağlamıyla birlikte değerlendirmenin gerekliliği ortaya çıkıyor. ODTÜ’de KYK Yurdu yapımı için karşılaştığımız her aşama salt bir teknokrat bakış açısı ile toplumsala dokunan süreçlerin çözülemeyeceğinin göstergesi.

 Bir mimarın hangi alanlarda proje çizmesi gerektiğine, mimarın toplumsal sorumluluğuna, proje çizdiği alanın geçmişine, planlı mı plansız mı olduğuna ve mülkiyet bilgilerine bakılmasına, tartışmalı alanlarda ortak akıl olmadan “ben yaptım oldu” mantığı ile proje çizilemeyeceğine, bir meslek odası yöneticisi iken etik kurallar ve gelenekler çerçevesinde, toplumsal muhalefet alanında önemli ve hukuksal süreçlerimiz olduğu mücadele alanlarımızda, ticari ve şahsi ilişkilere girilemeyeceğine dair, girildiğinde meslek odasının kendi gelenekleri ve etik kuralları çerçevesinde sonuçlarının ne olacağına dair önemli mesajlar iletiyor.

ODTÜ açısından ise, kendi bileşenleri ile tartışmadan ODTÜ’nün geleneklerine aykırı bir işlemin tesis edilmesi, en basit ve gerekli işlemler bile yapılmadan, hukuksuz bir sürece imza atılması Rektörlük ve öncesinde imzalarıyla bu sürecin yolunu açan Fakülte Dekanları açısından her adımın ne kadar dikkatle atılması gerektiğini gösteren ve bir daha tekrarlanmaması gereken öğretici bir süreç.

ODTÜ Mimarlık Fakültesi açısından, Rektörlük adına yer seçiminin belirlenmesi ve proje sürecinde danışmanlık yapan öğretim üyeleri nezdinde ise çıkartılması gereken çok fazla ders var. Mimarlık Fakültesi Dekanının KYK Yurdu sürecine ilişkin şerh koyduğu bir durumda, proje sürecinde danışmanlık yapan öğretim üyelerinin Dekanı ve Fakültenin tavrını boşa düşürecek görevlendirmeleri kabul etmemeleri gerekirdi. Bu durum 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa sığınılamayacak kadar önemli, kaldı ki 657’de bile kamu yararı gözetmeyen durumlara dair işlemi reddedebiliyorsunuz.

Buna bakarak ODTÜ Mimarlık Fakültesinin, meslektaş yetiştiren bir kurum olarak kendi üniversitelerindeki proje üretim sürecine dair kendisi için de dersler çıkartması gerekiyor. Aslında tüm kesimler açısından diyalog ve ortak akıl arayışından vazgeçilmemesi gerektiğinin ve çok hassas bir dönemden geçen ülkemizde, her şeyin bütüncül bir değerlendirmesinin yapılarak karar verilmesinin zorunluluğunu bu süreç bize bir kez daha hatırlatıyor. Ve hepimiz açısından önemli olan şey ise adalet kavramına olan ihtiyacımızın, kurumların bağımsızlığının ve hele ki üniversiteler için özerkliğin ne kadar hayati olduğunun bu sürecin her noktasında karşımıza çıkmış olması.

 S.: Gelinen noktada bundan sonra kim, ne yapmalı? Önerileriniz neler?

T.: Üniversitenin yapması gerekenlere dair, fakülteler açıklamalarını yaptılar; öncelikle protokolün iptal edilmesi gerekiyor. Kavaklığın ağaçlandırılması, yurt ihtiyacının da bağışcıların ve belediyenin desteği ile çözülmesi, hem projelendirme hem yapım sürecinde kolektif bir aklın örgütlenmesi gerekiyor. Hukuken Kavaklıkta bir inşaat yapılamayacağı kesin olmakla birlikte, hukuksuzluğun olduğu bir ülkede her zaman her şeyin olabileceği çok açık.

Bu nedenle süreç devam edecek. Verşan Kök ve ekibi o makamda olduğu sürece ODTÜ’de suların durulması zor. Bunu 8 Temmuz’da ağaçların katledildiği gün bir kez daha gördük. Sonrasında Rektörün bölümleri dolaşarak sürecin sorumlusu olarak karşı çıkan dekanları göstermesi ve çatışmacı bir yaklaşım içerisinde olması önümüzdeki günlerin daha da gerileceğini gösteriyor.

Bir yandan da KYK Yurdu yapılmayacak denmesine rağmen Bakanlıkla görüşmeler devam ediyor. Resmi açıklamanın görüşmeler sonrası yapılacağının söylenmesi bir başka bir kurgunun göstergesi. Önümüzde sürecek bir bayram tatili var. ODTÜ’de açılan ilk yolunda bayram tatilinde ansızın yapıldığını hatırlatmak isterim.

 Süreç zorlu da olsa, ODTÜ öğrencilerinin direnişi, öğretim elemanlarının, meslek odalarının, mezunların, toplumsal muhalefet bileşenlerinin dayanışmasıyla önemli bir buluşma mekanı ve kazanım elde etti. ODTÜ, uzun süredir üniversitelerden çıkmayan ses oldu. Bu direniş mutlaka kelebek etkisi yapacaktır. Şimdi olası tüm gelişmelere yönelik, tüm kesimlerin de içerisinde olduğu bir platformun oluşturulması önemli. Her an her şey olabilir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak üstümüze düşen çoklu sorumluluğun farkındayız. Üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğiz.

 *Editörün notu: Akın Birdal: Ziraat Mühendisi, insan hakları savunucusu, eski İnsan Hakları Derneği Başkanı ... Teoman Öztürk: Mühendis-Mimar, eski Mimarlar Odası Başkanı, TMMOB'un efsanevi başkanı Yavuz Önen: Mimar, insan hakları savunucusu, eski TMMOB ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı, İnsan Hakları Derneği kurucusu ...

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış