Kollektifler ne zaman ve neye ihtiyaç duyularak kurulmuştur?
İlk olarak 2006’da İTÜ’de kuruldu. Üniversitelerde yeni bir piyasalaştırma dönemi başlarken, üniversite içinden ve tamamen öğrencilerden oluşan, bağımsız bir gençlik örgütü ihtiyacı üzerinden öğrenciler tarafından kuruldu, içsel bir durum olarak doğdu. Şu an 30’a yakın şehirde ve 50’nin üzerinde üniversitede örgütlü. Temel olarak da öğrencilerin bir araya gelip, hem üniversite içinde kendilerini doğrudan ilgilendiren, hem de toplumda kendilerini dolaylı ilgilendiren sorunlara karşı sesini iletebilecekleri bir öz örgütlülük olma amacını taşımakta. 2010 yılında da merkezileşme kararı alarak merkezi politika üreten organlarını yarattı. Bugün sürekli yeni yeni illerde ve üniversitelerde yayılarak benzer hedefleri paylaşan öğrenciler tarafından kurulmaya devam ediyor. Özellikle 2007-2008 yıllarından sonra temel hedef olarak AKP karşıtı muhalefeti önüne koydu Kollektifler. Bu da daha çok bulunduğu yerden -yani üniversiteden-, AKP’de cisimlenen neo-liberal, gerici, baskıcı uygulamalara karşı bir direniş olma amacı da taşımakta. Benim bu konuda tam olarak eleştiri değil ama eleştiri içeren bir sorum var.
Neden sadece hükümet (AKP) odaklı bir muhalefet yapıyorsunuz?
AKP karşıtı mücadele uzun süredir tartışılan bir konu. Aslında temel mesele AKP’nin diğerlerinden daha kötü olması değil. Biz AKP’nin bir proje partisi olduğunu düşünüyoruz. Yani neo-liberal politikaları uygulamak üzere getirildiğini düşünüyoruz. Halkın iradesini temsil ettiğini düşünmüyoruz. 6 ayda kurulmuş, medya tarafından pompalanıp iktidara gelmiş ve iktidarın bütün olanaklarıyla güçlenmiş bir parti. Aslında 28 Şubat’ın dokunmadıkları ve 28 Şubat’ın istediği bu. Biz şunu düşünüyoruz; eğer bu ülkede AKP yıpratılırsa, sistem, neo-liberal politikaların uygulanmasında kriz yaşar. Ve neo-liberal politikaların uygulanmasında kriz yaşanması halk için iyidir. Mesela biz Yenimahalle’de barınma hakkı mücadelesi verenlerle dayanışma içindeyiz ve onlar CHP’li bir belediyeye karşı mücadele ediyorlar. Veya Siyasal Bilgiler Fakültesi hocası Birgül Ayman Güler bir açıklama yaptı ve ırkçı olduğu için biz gidip onun kapısını boyadık. Ya da sokak gücü olarak DTCF’de her gün MHP’lilerle kavga dövüş içindeyiz. Yani birini diğerine tercih ettiğimiz bir durum olmamakla birlikte, mümkün olan her yerde kendi öznel sorunlarımızı kendi öz gücümüzle dile getirmeye çalışıyoruz.
Peki, bu liberal politikalardaki hastalığa ne diyorsunuz; Göktürk-1’i hazırlayanlar tamamen ODTÜ’lüler ve Göktürk-2’nin gönderilmesi töreni sırasında AKP ODTÜ’ye polis gücüyle savaştaymışçasına bir saldırı yaptı. Ve o saldırıyı gerçekleştirdikleri öğrencilerin içinde, uydunun düşünce hazırlık aşamasında çalışanlar da vardı. Bu ülkenin liberalleri her zaman, ileride kendi düşünce gücünü oluşturabilecek potansiyele sahip üniversitelilerine saldırırlar. Bunun hakkında ne düşünüyorsun?
Bir söz vardır; kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser. Şimdi üniversiteler piyasaya açıldı. Bunun tek sebebi birilerinin kar hırsı değil, bizce aynı zamanda ideolojik bir tercih. Biz zaten iş garantimiz olmadığından sıra arkadaşlarımızla bir rekabet halindeyiz. Bu rekabet içinde ister istemez okul içinde eğitim gördüğümüz dönemde de sömürülme olanağımız varken bunu kapitalistler boş geçmezler diye düşünüyorum. Birde üniversitenin kamusal niteliği ortadan kalktı. Eskiden üniversite okumak ‘vatana millete hayırlı olmak’ tı. Şimdi ise ‘kendini kurtarmak’. Bu yüzden sistemde üniversite eğitimine bireysel yatırım olarak bakıyor. Sistem de bireysel yatırım olarak gördüğü için söyle meşrulaştırıyor; neden kendi için yatırım yapan birini tüm halkın vergisiyle fonlayalım, o okula gidiyorsa onu karşılasın. Sosyal devletin tasfiyesiyle beraber eğitimin herkese eşit sağlanmasından ziyade ‘ihtiyacı olana verelim’ diyorlar. Ki o ihtiyaçlar da belirsizdir.
Peki, Kollektifler üniversitede neyi hedefliyor? Yani bir öğrenci örgütlenmesi olarak amacı ve amacına giden yoldaki yöntemi nedir?
Ana amacımızı; demokratik üniversite. “Demokratik ülke” diye kodluyoruz ama bağımsız Türkiye de bizim amacımızdır. Bugün üniversite gençliğinin gerçek anlamda toplumsal olarak eğitim görebileceği üniversiteler istiyoruz. Bunun için sadece bir şeylere karşı çıkmak değil bunun alternatifini de var ederek yapmak istiyoruz. Yöntem olarak çok net iki ilke olarak; meşru ve militan yöntemleri tercih ediyoruz. Yani insanların kabullenebileceği düzeyde meşru olmak. Militanlıktan kasıt ta kuru bir vandalizm anlaşılmasın, hakkını alana kadar devam eden, ısrarcı, radikal ve net olmak. Bugün biz yemekhane zammına karşı çıkıyorsak ve kazanım elde ediyorsak ücretsiz yemek istemeye başlarız. Yani ortada bir sorun vardı kaldırdık ve bitti gibi bir durum olamaz. Şimdi gelelim 1 Mayıs’a… Kollektifler şu anda yaygın medyada sürekli görünebilir boyutta örgütlenmiş durumda ve 1 Mayıs’a çok güçlü bir şekilde hazırlanıyor. Ayrı ayrı her fakülteden, üniversiteden kortej oluşturmaya çalışıyor ve planlıyorsunuz. Çağrıyı, her fakülteden oranın özgün değerleriyle yapmaya çalışıyoruz. Tarih öğrencileriyle ‘tarihi yeniden yazıyoruz’ diyerek tartışmalar yapıyoruz. Eğitim Bilimleri’nde örgütlenirken 4+4+4 sistemini değerlendiriyoruz ve eleştiriyoruz. Ama bu sene ayrı ayrı kortejler oluşturulabilecek bir potansiyel yok henüz. Bu etki alanımızın genişliği özellikle saflaşma olduğu zaman muhalefete ve o anki hareketliliğe öncülük edebilecek bir inisiyatif alanı sağlıyor. 1 Mayıs için de son 2-3 yıldır yerel 1 Mayıs komiteleri kuruyoruz. Dışarıdan katılan herkese açık şekilde örgütlemeye çalışıyoruz. Yani ‘gel burada istediğin şekilde kendini ifade et’ diyoruz. Aslında yaratıcılıkta buradan çıkıyor. En yeni gelen arkadaşımızın sunduğu bir öneri ile bir anda tüm Türkiye’yi etkileyen bir eylem gerçekleştirebiliyoruz.
Yaklaşan yerel seçimlerle ilgili bir çalışmanız var mı? ‘okumuş insan halkının yanındadır’ diye bir söyleminiz var, bunun kentte cismini bulduğu hali nedir? Kent ya da kentli ile nasıl temas kuruyorsunuz?
Ben öncelikle bir önceki yerel seçimde ne yaptığımızı açıklayayım. Biz üniversiteliler olarak yerel yönetimlerden ne istiyoruz? 5 tane talep hazırladık. - Ulaşımda öğrenciye hemen %50 indirim sağlanması ve zaman içinde ücretsizleştirilmesi - Öğrencilere burs sağlanması - Öğrencilerin kültür-sanata katılımının belediyelerce sağlanması - Belediye yönetimlerinde söz yetki ve karar sağlanması - Barınma, ısınma gibi temel ihtiyaçların belediyeler tarafından karşılanması Türkiye’nin her yerinde yakaladığımız adaylara biz sana oy vereceğiz demedik. Bu taleplerimizin altına imza atmalarını istedik. Hangi aday kazanırsa kazansın bu taleplerin yerine getirilmesini isteyerek insanların yerel seçimlere bakış açısını ve isteklerini dile getirdik. Sonuçta herkes kendi hayatını daha iyi idame ettirecek şartlara sahip olmak ister. Bu adaylara bunu zorlamak önemlidir diye düşündük. Uç noktası olarak Sivas’ta Büyük Birlik Partisi adayına imzalatıldı isteklerimiz. Ulaşım kaleminde söz verdiğini yapmayınca, kitlesel eylemlerle protesto edildi. Bizim yerel seçimlere müdahil olma kaynağımız bu oldu. Kenti düşündüğümüzde, yoksul mahallelere derse gittiğimiz zaman kendi kimliğimizi saklayarak gitmiyoruz. Biz muhalif ve devrimci insanlarız. Orada ders verme amacımız da; “Biz kendimiz için okumuyoruz, bu paylaşılabilir” diyor ve “parasız eğitim mümkündür” diyoruz. Yani oradakilere çocuklarını kurslara göndermelerine gerek olmadığını göstermeye çalışıyoruz. Bir de kentte çalışmalarımız daha çok çocuklara ders verme üzerinden cisimleşti ama bunun yanında kentin ötekileştirilmiş emekçilerinin yaşadığı yerlerde de etkinlikler yapıyoruz. Birincisi birikimimizi paylaşmaya çalışıyoruz, ikincisi sorunları görünür kılmaya çalışıyoruz, üçüncüsü orada kalıcı bir şeyler bırakmaya çalışıyoruz. Mesela en temel örnekleri, İstanbul’da Ümraniye’de, geçen sene de Ankara’da Mutlu Mahallesi’nde çocuk parkı inşalarıdır…
Çok rahat bulunabilecek malzemelerle, kendi emeğimizle yapmaya çalışıyoruz. Ve biz orada çalışırken o kadar çok insan evinden meyve, su, limonata gönderdiler ve seninle kurdukları ilişki o kadar yoğun ki camlara çıkıp ‘helal olsun belediyelerin yapmadığı şeyi gençler yapıyor’ dediler.
Bu da orada dağıtılacak binlerce bildiriden daha kıymetli. Biz bunları yoğunlaştırmak istiyoruz. Kentin, doğanın talanı yapılırken buralara dönük kalıcı bir şeyler yapmak istiyoruz. Ve “Okumuş insan halkının yanındadır”ın kulağımızda bıraktığı güzel hisle söyleşimizi noktalıyoruz. www.kolektifler.net http://www.facebook.com/kolektifler http://twitter.com/kolektifler
Yorumlar (0)