Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz
Ankara Kadın Platformu'nun çağrısıyla kadınlar Çankaya Belediyesi önününde Pınar Gültekin'in katledilmesini ve erkek şiddetini protesto etmek için bir araya geldi. Kadınlar yaptıkları basın açıklamasında, iktidarın 6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilmemesini talep etmek için basın açıklaması yaptı.
Kadınların yaptığı basın açıklaması şu şekilde;
Basına ve Kamuoyuna
Bugün Muğla'da 5 gündür kayıp olan üniversite öğrencisi 27 yaşındaki Pınar Gültekin'in ormanlık alanda cenazesine ulaşıldı. Katilin Cemal Metin Avcı'nın, bir süre önce kendisini terk eden Pınar Gültekin'in eski erkek arkadaşı olduğu ve Pınar ile yeniden birlikte olmak istediği; ancak genç kadın arkadaşımızın reddetmesi üzerine cinayeti işledi öğrenildi.
Özgecan Aslan, Şule Çet, Ceren Özdemir, Gülistan Doku... Ve daha binlerce kadın... Hikayelerimiz aynı!
Erkekler onlar sırf hayır dediği için, kendilerinden boşandığı veya ayrıldığı için veya hiç birlikte olmak istemediği için kadınları öldürme cesaretini nereden, kimden alıyor? İyi biliyoruz: Kadınlar öldürüldüğünde dahi yine o kadınların hayatını mercek altına alan, yine kadınların tercihlerini sorgulayan, öldüreni değil; öldürüleni suçlayan savcılardan, hakimlerden, medyadan, iktidardan, toplumdan bir bütün erkek egemenliğinden.Her gün kadınların yaşam güvencesini elinden alan AKP iktidarından alıyor. AKP iktidarı ve onun erkek egemen kurumları; kadınların yaşam güvencesi olan haklarına saldırarak artık sadece kadın düşmanı politikaları uygulamakla kalmıyor, kadın katili oluyor. Suçlu Sizsiniz!
Soruyoruz: Neden bu cinayetlere engel olması gerekenler onun yerine kadına yönelik şiddet yasalarını dahi kaldırmanın yolunu yapıyor? Her bir cümleniz kadınlara, LGBTİ+'lara artan şiddet olarak dönüyor.
Haftalardır, aylardır, yıllardır "yasalar etkili uygulanmıyor, erkek şiddetine karşı acil önlem planı yapılmalı" diyoruz; ancak tüm bu çağrılarımıza kulak tıkayan sizler; bizim için hayati öneme sahip İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açıyorsunuz. Biz kadınların uzun yıllar mücadelesi sonucu bir kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede en etkin yasa iken bunu uygulayacağınız yerde kaldırmayı düşünüyorsunuz. Oysa İstanbul Sözleşmesi, hukuki güvencemizdir. İstanbul Sözleşmesini hedef alıp Sözleşmeden çekileceğini söylemek kadına yönelik şiddeti teşviktir.
Sesimizin duyulması için daha kaç kadının ölmesi gerek? Bu kadın cinayetlerinin faili sadece öldüren erkekler değil, onca uyarımıza rağmen İnfaz Yasası'yla bu erkekleri salıverirken hiçbir önlem almayan, kadın örgütlerini görmezden gelen hatta bununla yetinmeyip kriminalize eden yetkililerdir. Ama hayatlarımızı ailenin bütünlüğüne feda edilebilir görenler çok yanılıyor. Biz kadınların susmaya, itaat etmeye, birbirimizi yalnız bırakmaya, şiddetle yaşamaya ya da canımızdan olmaya niyetimiz yok, çok zamandır yok!
Eğer ki bu memlekette bir takım adamlar televizyonlarda İstanbul Sözleşmesini karalama haddini kendinde görmeye devam edecekse, adliye koridorları kadınların katillerinin yargılanmasını geciktirecek, "aile" kavramı adı altında kadınların tüm yaşamı kuşatılıp eve hapsedilmesi planlanacak, kreş ve sığınma evleri kapatılıp, İstanbul Sözleşmesine saldırılacaksa biz kadınların da bunu kabul edip beklemeye niyetimiz yok. Birbirimizi savunacağız. Kamusal ve özel alanda pandemi koşullarında erkek egemenliğini inşaa eden iktidar kurumlarına ve erkekler arası kurulan işbirliğine karşı susmaya hiç niyetimiz yok. Bugünden itibaren kadın mücadelemizden aldığımız güçle erkek egemenliğine karşı yeni bir yaşamı kadınların eşit ve özgür olduğu bir dünyayı kurmak adına adımlarımızı hızlandıracağız.
Yorumlar (0)