Frigler, Galatlar ve Romalılar Ankara’yı; “Gemi Çapası” anlamına gelen Ankürü (Klasik Yunanca) ya da Ankyra “Ancyra” olarak adlandırmışlardır. Türklerin Anadolu’yu ele geçirmelerinden sonra ismi Ankara ve Engürü olarak değişmiş, batı dillerine de Angora olarak girmiştir. Sultan II. Beyazıt döneminden (1481-1512) itibaren şehrin resmi adı Ankara olmasına rağmen, halk Engürü, batılılar ise Angora adını kullanmayı sürdürmüşlerdir. 1648’de Ankara’yı ziyaret eden Evliya Çelebi, ünlü ‘Seyahatname’sinde şehrin adını Unguriye olarak yazmış ve “Mamur yer olup, üzümü çok olduğundan adına Engürü demişler” diye bahsetmiştir (Farsçada Engü, Engür, Üngür üzüm demektir). Cumhuriyet’le (29 Ekim 1923) birlikte, daha önce (13 Ekim 1923) Başkent ilan edilen Ankara adı evrenselleşmiştir.
Tarihi boyunca bağcılığa ve şarapçılığa büyük önem verilen Ankara’da, bu kültürün tarihçesi İ.Ö. 10.yy’a uzanır. Gordion şehrinde yapılan kazılarda, Frigya dönemine ait pişmiş topraktan yapılmış ördek şekilli şarap kapları İ.Ö.8. yy.a, Hayvan şekilli şarap kapları (Rhyton) ise İ.Ö. 7.yy’a aittir. Ankara’nın özellikle şarapçılığa yönelik bağcılık kültürü, Frigya, Lidya, Pers, Hellenistik, Galat, Roma, Bizans dönemlerini içine alan, yaklaşık 2000 yıl boyunca, sürekli gelişerek devam etmiştir.
Ankara’nın Türklerin egemenliğine girişinden (1073 Selçuklular, 1304 İlhanlılar, 1354 Osmanlılar) sonra, şarap üretimine yönelik bağcılık; yavaş yavaş yerini sofralık, kurutmalık ve şıralık üzüm yetiştiriciliğine bırakmıştır. Giderek eski parlak günleri geride kalan şarap üretimi ise, 1923 yılına kadar Ermeni ve Rum azınlığın elinde bir ölçüde varlığını sürdürmüştür.
Cumhuriyet’ten önceki “Birinci Meclis” döneminde, Hükümet’in karşı tutumuna rağmen, “Men-i Müskirat Kanunu” ile 1920 yılında alkollü içki kullanımı yasaklandı. Cumhuriyet döneminde (1926) ‘Tütün ve Tütün Mamulleri ile Alkollü İçkiler’, İnhisar (Tekel) altına alındı. 1942 yılında “şarap tekeli’’ kaldırıldı. Bu tarihten sonra hem devlet hem de özel sektör şarap üretmeye devam etti. 2003 yılında Alkollü İçkiler Sanayii ve Ticareti A.Ş.ye dönüştürülen devlete ait alkollü içki üretim ve dağıtım kurumu, özel sektöre satıldı.
Bağa göçme geleneğinin yarattığı kültür; Ankaralı orta halli ve varlıklı Türk, Ermeni, Rum asıllı ailelerin yaşamlarına, özellikle 19. yy.ın son dönemi ile 20. yy.ın ilk döneminde renk, heyecan, mutluluk ve güzellik katmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında, ‘Hisarda evin, bir de bağın yoksa Ankaralı değilsin’ sözü, zenginler arasında çok yaygındı. En görkemli dönemi 1892-1923 yılları arasında yaşanan “Bağ Evi Kültürü”, Ermenilerin 1915’teki, Rumların 1923’deki göçlerinden sonra eski tadını ve anlamını önemli ölçüde yitirmekle birlikte, 1930-1960 yılları arasında da Ankaralıların çok önem verdiği bir gelenek olarak yaşatılmıştır.
Değerli Ankara araştırmacısı-yazar Şeref Erdoğdu’nun ifadesi ile, “Kuzeyden başlayarak Ankara çevresini saat yönünde dönersek, bağ isimli 32 semt saymak mümkündür”.
Kuzeyindeki Bağlar
Doğusundaki Bağlar
Güneydoğusundaki Bağlar
Güneyindeki Bağlar
Güneybatısındaki Bağlar
Batısındaki Bağlar
Ankara’da çoğu sofralık olmak üzere çok sayıda üzüm çeşidi yetişmekteydi. Bunlardan Akbüzgülü, Bulut (Buludu), Çavuş, Değirmenci, Devegözü, Erolan, Fesleğen (Misket), Gülüzümü, Hevenk, Hocahasan, Kadın parmağı, Karagevrek, Keçimemesi, Nurnigar ve Tokat üzümleri sofralık; Hasandede, Kalecik Karası, Pekmezlik ve Songurlu (Sungurlu) üzümleri ise Ankara’da yetişen şaraplık-şıralık üzümlerdir.
Eski önemi kalmasa da Çankaya, Dikmen, Etlik ve Keçiören’de devam ettirilen Bağ Evi Kültürü;1954’de çıkarılan ‘Kat Mülkiyeti Kanunu’ ve 1963’ten sonra sayıları çığ gibi artan konut kooperatifleri ile hızlanan çarpık yapılaşmaya ve gecekondu işgaline daha fazla direnememiştir. Özellikle Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde, Ankara’nın sosyal hayatına renk katmış olan güzelim bağ evleri ve bağları, bir daha geri gelmemek üzere tek tek yok edilmiş, geriye yalnızca o dönemi yaşayan az sayıdaki Ankaralının özlem dolu anıları, içimiz burkularak okuduğumuz o dönemleri anlatan yazılar ve soluk resimler kalmıştır.
Ankara; Orta Kuzey Tarım Bölgesi’ndeki 12 il (Ankara, Bilecik, Bolu, Çankırı, Çorum, Düzce, Eskişehir, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya, Uşak, Yozgat) arasında, bağ alanı (%19,8) yönünden Çorum’dan sonra ikinci sırada olmasına rağmen, üzüm üretimi yönünden (%27,4) ilk sıradadır.
Ankara’daki bağlara Çubuk Çayı (Dilek Çayı), Hatip Çayı (Bentderesi), İncesu (İmrahor), Kavaklıdere, Bülbülderesi, Hoşdere, Dikmen Deresi, Kirazlıdere, Cevizlidere, Hacıkadın Deresi ve Macun Deresi can vermekteydi.
Gerçekçi olmak gerekirse; Ankara’nın zümrüt yeşili gerdanlığı denilen bağlarını ve bağ evlerini artık geri getiremeyiz. Ancak, geçmişte Ankara bağlarının arasından şırıldayarak tertemiz akan; ne yazık ki sonradan kısmen veya tamamen açık ya da kapalı kanalizasyon kanallarına dönüştürülen çaylarımızı ve derelerimizi geri almak, beton kanallar içine hapsedilenleri kısmen de olsa gün ışığına çıkarmalıyız. Hem de hiç zaman yitirmeden!
¹ Bu makale, yazarın aynı adlı sunusundan yararlanılarak hazırlanmıştır (www.hasancelik.web.tr).
Hasan Çelik: Lefke Avrupa Üniversitesi, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Öğretim Üyesi
- Bozyiğit.A.E.,2005. Ankara Bağları. Ankara'da Bağcılık ve Bağ Kültürü (K. Toygar ve N.B. Toygar):101- 107, ISBN :975-95216-5-2,176 s.
- Erdoğdu, Ş., 2005. Bağlar, Bağlar Yine Bağlar. Ankara’da Bağcılık ve Bağ Kültürü (K. Toygar ve N. B. Toygar):65-80, ISBN:975-95216-5-2,176s.
- Günel, G., 2005. Ankara Bağlan ve Bağ Evleri. Ankara’da Bağcılık ve Bağ Kültürü (K. Toygar ve N. B. Toygar):49-64, ISBN:975-95216-5-2,176s.
- Oraman, N., 1937. Ankara Vilayeti Bağcılığı ve Ankara’da Yetişen Başlıca Üzüm Çeşitlerinin Ampe-lografisi. T.C. Yüksek Ziraat Enstitüsü Çalışmalarından, Sayı:61 (Doktora Tezi).
- Oraman. N., 1941. Orta Anadolu Kurak Mıntıkası Bağcılığı. Ankara.
- Özkan, H.,1960. Ankara Vilayetinin Zirai Bünyesi (Doktora Tezi), Ankara.
- Sümter, M., 2005. Ankara'da Bağ Bozumu ve Pekmez Kültürü. Ankara’da Bağcılık ve Bağ Kültürü (K. Toygar ve N.B. Toygar):85-92, ISBN:975-95216-5-2,176 s.
- Sürücüoğlu, M.S., Çelik, L.S.,2005. Pekmez. Ankara’da Bağcılık ve Bağ Kültürü (K. Toygar ve N.B. Toygar):123-148, ISBN:975-95216-5-2,176 s.
- Tamur, E., 2012. Suda Suretimiz Çıkıyor (Ankara Dereleri Üzerine Tarihi ve Güncel Bilgiler), Kebikeç Yayınları, ISBN:978-975-7981-41-1, 170 s, Ankara.
- Yavuz, A.T.,2000. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ankaralılar Vakfı Tarih İçinde Ankara Semineri Bildirileri, 28-30 Eylül 1981, TBMM Basımevi (2.Basım), 335 s.
Yazar | Hasan Çelik |