Modern dünyada insan hakları mücadelesinin 1215 Magna Carta ile başladığı kabul edilir. Yüzlerce yıllık bu mücadelede engellilerin hatırlanması içinse 21. yüzyılı beklemek gerekti. Avrupa Konseyi’nde kabul edilen 2006–2015 Engelli Eylem Planı ve 2008’de yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler (BM) Engelli Hakları Sözleşmesi ile engellilerin bakıma muhtaç hastalar olmadığı, ilk kez bu denli yüksek sesle ilan edildi. Bölgesel ve uluslararası düzeydeki her iki belgede de engellilik konusunda insan haklarını temel alan bir yaklaşımla, yeni stratejiler geliştirilmesi gerektiği vurgulanmakta. Asıl engelin, toplumsal tutum ve davranışlar ile yasal ve çevresel olumsuzluklar olduğunu belirten Avrupa Konseyi Eylem Planı’na göre temel hedef, toplumsal bütünleşme ve engellilerin topluma tam katılımının sağlanması olmalı. BM Sözleşmesi de buna paralel biçimde; engellilere, topluma entegre olma sorumluluğunun yüklenmesi yerine, eşitliği sağlayacak düzenlemeler yoluyla, topluma engelli bireyleri “içerme” ödevi verilmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye, Avrupa Konseyi Eylem Planı’nın uygulanmasının takibi için kurulan Engelli Hakları Uzmanlar Komitesi’nde de yer alıyor. Ayrıca 2008’den bu yana BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 130 taraf devletinden biri. Dolayısıyla, en azından teoride, engellilik konusunun hak temelli bir yaklaşımla ele alındığını söylemek mümkün. Ancak engellilerin uygulamada eğitim, istihdam, sağlık ve erişebilirlik problemleri başta olmak üzere eşitsizlik ve ayrımcılığa maruz kaldıkları ortada. Bu nedenle yasal düzenlemeler, idari faaliyetler ve yargı kararlarında; Eylem Planı’nın ve Sözleşme’nin ne ölçüde dikkate alındığının denetlenmesi ve bunların düzeltilmesi için önerilerde bulunulması bakımından sivil toplum örgütlerine önemli roller düşüyor. Nitekim Avrupa Konseyi, hükümetler ve engelli bireylerin yanında, konunun taraflarından biri olarak değerlendirdiği sivil toplum örgütlerinin, uzmanlık bilgileriyle engellilik hakkında söz sahibi merciler hâline geldiğini dile getirmekte.
Eylem Planı ile de Konsey üyesi tüm devletlerin, engelli hakları üzerine çalışan sivil toplum örgütleriyle işbirliği kurması tavsiye ediliyor. Türkiye, sivil toplumun gelişmesi ve örgütlerin sayısı bakımından çok parlak bir tablo sergilemese de başkent olmasının avantajıyla Ankara, engelli haklarıyla ilgilenen pek çok STK’ya ev sahipliği yapmakta. Bunlardan biri de Kızılay’da hizmet veren Orta Doğu Engelsiz Eğitim Derneği (ODED). Tüm engellilerin insan hak ve özgürlüklerden tam olarak faydalanabilmesini amaçlayan ODED’in en önemli faaliyetlerinden biri, 2000 yılında Engelsiz ODTÜ Topluluğu tarafından başlatılan ve ilerleyen yıllar içinde birçok farklı üniversiteden gönüllülerin katılımıyla genişleyen Engelsiz Dershane girişimine ev sahipliği yapması. BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin eğitim hakkını düzenleyen 24. maddesi, örgün ve yaygın eğitimde, engellilerle engelsizlerin birlikte devam ettiği bütünleşik eğitim modelini önermektedir. Buna rağmen, Türkiye’de kaynaştırma sınıflarıyla ilgili sorunlar, okullarda süregiden dışlama ve ayrımcılık, öğretmenlerin engelli öğrencilerle çalışma konusundaki yetersizlikleri gibi nedenlerle, derneğin eğitim alanında acil bir ihtiyaca cevap verdiğini söylemek mümkün.
Engelsiz Dershane ile üniversite giriş sınavlarına hazırlanan görme engelli gençlerle, üniversite öğrencisi gönüllüler, ODED bünyesinde bir araya getiriliyor. Her yıl Eylül’de başlayan ve haftanın her günü 10.00-20.00saatleri arasında devam eden dersler, hazirandaki sınava dek sürüyor. Lise son sınıf öğrencisi ya da mezun durumdaki görme engelliler, 3 ila 5 kişilik gruplar hâlinde derslere katılıyorlar. ODTÜ başta olmak üzere, Ankara’nın çeşitli üniversitelerinden gönüllü öğrencilerse bir bilgilendirme toplantısı ve gözlem dersinin ardından; haftada en az 3 saat engelli öğrencilerin Türkçe, Tarih, Matematik, Coğrafya veya Felsefe çalışmalarına yardımcı oluyorlar. 2012/2013 döneminde 12 engelli ve 60 gönüllünün ODED bünyesinde bir araya gelmesi sağlandı. Böylelikle engelli ve engelsiz kişiler arasında karşılıklı anlayış ve farkındalığın artmasına da önemli bir katkıda bulunuluyor. Bunun yanı sıra Avrupa Konseyi Eylem Planı’nda “çakışan alanlar” olarak vurgulanan gruplardan biri de engelli kadınlar. Zira onlar hem cinsiyet, hem engellilik temelinde ayrımcılığa maruz kalarak çoklu engellerle mücadele etmek durumundalar.
Bu yıl ODED’ deki eğitimlere katılan 12 öğrencinin de 5’i kadın ve ilerleyen yıllarda bu oranın kadın öğrenciler lehine artırılması hedefleniyor. Dernek aynı zamanda, kamu sektöründe engelli istihdamının artması amacıyla, Özürlü Memur Seçme Sınavı’na (ÖMSS) hazırlanan görme engellilere de eğitim desteği sağlıyor. Derslerin yanı sıra kitap, kabartma harita ve ses kayıt cihazı gibi eğitim materyalleri sağlamak, engelli ve engelsiz kişilerin bir araya geldiği kültürel ve sosyal etkinlikler düzenlemek de dernek faaliyetleri arasında yer alıyor. Kızılay’da, Konur 2 Sokak 71/5 adresinde hizmet veren ODED; etkinliklerde yer almak, engellilere yönelik çalışmalardan yararlanmak ve bunlara katkı sağlamak isteyen herkese açık.
Yorumlar (0)