Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz

Cemal Süreya

Televizyon Engellileri Kaybediyor

Televizyon Engellileri Kaybediyor

Engelli bir hayat sürmek, beraberinde çeşitli sıkıntıları getirse de; birey için bu durum farklı bir fiziksel özelliğe sahip olmaktan fazlası değildir. Özensiz şehir yapıları engellilerin rahatça seyahat etmesine, sinema, tiyatro vb. yerlere gitmesine, hatta oturup bir kahve içmesine çok fazla olanak tanımıyor. Buna karşın her engelli birey, engelinin izin verdiği ölçüde çalışabilir, okuyabilir, yazabilir, gezebilir, düşünebilir.

Kısacası engeliler, sıradan bir hayatın gerisinde yaşamazlar. Ancak sokaklarda, hayatın sıradanlığı içinde görebileceğiniz engelliler, geleneksel medyanın (aslında sadece televizyondan bahsedeceğim) parlak ışıkları altında görünmez olurlar. İstisnalar hariç, hiçbir televizyon programında konuk olarak, bir dizide karakter olarak veya bir sokak röportajında söz sahibi olan bir engelli göremezsiniz.

Eğer bir dizide, bir engelli varsa muhakkak acınası bir durumdadır. Bir televizyon programına konuksa, program engellileri konu ediyordur ve konuklar da “engelli ama ...” dır. Fazlası değil. Bu tesadüfi göz ardı edilmişlik bana kalırsa toplumun gözünde engellileri soyutlamaktan başka bir işe yaramıyor. Oysa pekâlâ engelli bir yazar, avukat, sosyolog, sanatçı (sömürülen birkaç görme engelli hariç) vb. kişiler konunun uzmanı olarak, engelli olmalarından bağımsız medyada tesadüfî yer alabilirler. Bir dizide, benim gibi “normal” bir hayat süren engelli bir karakter olabilir.

Ya da benzeri her şey. Böyle bir çalışma engelli hayatın sıradanlığının anlaşılmasına yardım edecektir. Elbette medyanın hiçbir desteği yok değil. Var, para toplamak! Daha yakın zamanda bir televizyon programında 4 milyon lira yardım toplandı. Taahhütlü paranın ne kadarının ulaştığı belirsiz. SMS yardımlarında operatör kesintisi de var. Kanalın reklam gelirleri ayrı. Yapılan ajitasyon ise dayanılır gibi değil.

Elbette bazı sorunları çözmek için büyük paralar gerekiyor, medyanın desteği ve vicdan temizliği şart. Ama duygu sömürüsü ne kadar gerekli? Daha bir engellinin hayatını değiştirecek daha basit çözümlü sorunlar için (sinema-tiyatro salonlarına ulaşım, Türkçe filmlere Türkçe alt yazı, yaygın sarı yer levhaları, kaldırım otoparkları vb.) neden medya bir şey yapmıyor?

Yorumlar (0)

Bu içerik ile henüz yorum yazılmamış