Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz
Cemal Süreya
Teşekkürler Kızılırmak Sineması ve Sinemada Yolum Kesişen Güzel İnsanlar
Anılarımızın olduğu mekânların elimizden alındığı zamanlardayız. Kızılırmak Sineması bu mekânlardan biri. 14 Şubat 2025 Cuma günü, ilk iş yerim olan sinemanın önünden geçiyorduk. Yanımda, o zamanlar henüz iki üç yaşlarında olup sık sık benimle sinemada zaman geçiren yeğenim Ekin vardı. Bina yıkıma hazırlanmış, son eşyalar çıkarılıyordu. İzin isteyip sinemaya girdik. Bir zamanlar sinemaseverlerin dolu olduğu mekân bir harabeye dönüşmüştü. Birkaç gün içinde yıkılacaktı. Gişeye, oradan da fuayeye geçtim; balkon kapıları, alt kat salona inen merdivenler… Bana kattığı değerler için çok teşekkürler Kızılırmak Sineması ve sinemada yolum kesişen güzel insanlar.
1989 sonbaharında Kızılırmak Sineması'nda işe başlamıştım. Kalabalık kadrosu ile bilet satışı, biletleri kesme ve yer gösterme için ilk kez bu kadar çok kadın çalışanı olan bir sinemaydı Kızılırmak Sineması. Yüksek lisansa yeni başlamıştım. Hafta içi derslerinden sonra yarım gün, hafta sonu tam gün sinemadaydım. Güzel insanlarla tanıştım; Hadi Abi içlerinde biz sinema çalışanları için en özeliydi belki de... Sinemada yaşayan, sakin, kravatının da eksik olmadığı koyu renk takımı ile özenli giyinen, önceleri günaydınımıza sessizce karşılık veren, sonraları yüzünde beliren gülümsemesiyle günaydınımızı alan biriydi Hadi Abi… Sinemanın müdürü Dilek Hanım vardı, bizim için özel. İnci Hanım vardı, gülümseyen bakışı ile ve de İrfan Bey. Çalışma arkadaşlarım Feride, Gül, Fatoş, Deniz, Eren, Güler, Devrim ilk aklıma gelenler. Altan vardı, nasıl unuturum, tanıdığım en güzel insanlardan biriydi.
FOTOĞRAF-1: Kızılırmak Sineması (1989 - 1990)
Büfede çalışan amcalarımız, makinistlerimiz, temizlik çalışanları ile ne de güzel anılar biriktirmiştik. Pazar günleri ilk seansın seyircilerini aldıktan sonra alt katta kurduğumuz kahvaltı masalarında film arasına kadar yaptığımız kahvaltıların tadı bir başkaydı sanki. Eren ile sahnenin altında yer alan kulis odalarından birini kendimize çalışma odası yapmıştık. Seans başlar başlamaz doğruca çalışma odamıza gider, filmden gelen müzikler ve konuşmalar eşliğinde çalışırdık.
Ankara Film Festivalleri, Camdan Kalp filminin galası gibi özel günler, Ferhangi Şeyler gibi oyunların olduğu zamanlar ayrı bir şölendi bizler için. Cüneyt Özdemir henüz üniversite öğrencisiydi; özellikle de festivallerde neredeyse tüm filmleri izlerdi, festivalinde çıkış kapısından çıkıp, giriş kapısından bir sonraki film için tekrar girerdi.
FOTOĞRAF-2: Kızılırmak Sineması (1990)
Sinemada en çok sevdiğimiz zamanlar Ankara Film Festivali’ne denk gelen zamanlardı. Hem çalışır hem de filmleri izlerdik; Gandi, Arabistanlı Lawrence… Başka sinemalarda gösterimde olan filmleri de kaçırmazdık. Derya Sineması, Eti Sineması, Metropol Sineması gibi diğer sinemalara gidip “Kızılırmak Sineması’ndan geliyoruz” dediğimizde hem filme girmemiz için konuk biletleri verilir hem de istediğimiz filmin afişini alırdık. O zamanlar film afişlerine ulaşmak çok da kolay değildi ve evimizin duvarlarında orijinal bir afişin olması bizler için oldukça değerliydi.
1990’larda sinemalar Ankara’nın sokaklarındaydı; Kızılırmak Sineması, Metropol Sineması, Derya Sineması, Kavaklıdere Sineması, Batı Sineması, Eti Sineması, Akün Sineması. Kızılırmak Sineması’nda izlediğim “Camdan Kalp” ve “Gandi”, Eti Sineması’nda izlediğim “Cennet Sineması (Cinema Paradiso)” ve “Son İmparator”, Metropol Sineması’nda izlediğim “Gülün Adı”, Batı Sineması’nda izlediğim “Gemide” ilk aklıma gelen filmlerden. O dönemlerde sinemada film izlemenin inceliklerine de değinmek isterim; salona yiyecek sokulmaz, film başladığında kapılar kapatılır, kimse içeri giremezdi. Filmi izlerken mısır yeme sesleriyle, kapılarının açılmasından dolayı içeri sızan ışıkla dikkatimiz dağılmazdı. Özlüyorum kendimi ekrana verdiğim, dikkatimi hiçbir şeyin dağıtmadığı o günleri. Günümüzde ise filmi izlerken diğer salondan gelen başka bir filmin ilgisiz müziğinden ya da mısır yeme seslerinden kaçabilmek mümkün değil oysa. Film bitince de salonun kalabalığı içinde çıkış kapılarına ilerleyip Ankara sokaklarına bırakırdık kendimizi izlediklerimizin etkisinden kurtulamadan. Ne büyük bir şansmış bunları yaşayabilmek; oysa şimdilerde filmden çıkınca alışveriş merkezlerinin parlak ışıkları, renkli vitrinleri ve birbirine karışan uyaranları karşılıyor bizi.
FOTOĞRAF-3: Kızılırmak Sineması 1989/1990)
Kızılırmak Sineması’nın yakınındaki mekânlar, biz sinemada çalışanlar için ayrı bir anlam taşırdı. Selanik Caddesi’nden Kızılırmak Sokak’a geçerken karşınıza çıkan kapalı otoparkın olduğu tarafta üç-dört katlı eski binalar vardı o zamanlar. Otopark girişinin bulunduğu binanın altında Hasat Kafe, en çok zaman geçirdiğimiz mekânlardan biriydi; seans aralarında kafeye gelip kahve sohbetlerimize başlardık, sohbetlerimize eşlik eden arkadaşlarımız için de Hasat Kafe buluşma yeri olmuştu. Olgunlar Sokak’taki kitapçılar o yıllarda sanki yeni yeni çoğalmaya başlamıştı, ikinci el kitaplarımın birçoğunu Olgunlar Sokak’taki bu kitapçılardan almıştım. Kafesiyle, kitapçıklarıyla yaşamımızın merkezi olmuştu Kızılırmak Sineması.
FOTOĞRAF-4: Hasat Kafe
Anılarımızın olduğu mekânların elimizden alındığı zamanlardayız. Kızılırmak Sineması bu mekânlardan biri. 14 Şubat 2025 Cuma günü, ilk iş yerim olan sinemanın önünden geçiyorduk. Yanımda, o zamanlar henüz iki üç yaşlarında olup sık sık benimle sinemada zaman geçiren yeğenim Ekin vardı. Bina yıkıma hazırlanmış, son eşyalar çıkarılıyordu. İzin isteyip sinemaya girdik. Bir zamanlar sinemaseverlerin dolu olduğu mekân bir harabeye dönüşmüştü. Birkaç gün içinde yıkılacaktı. Gişeye, oradan da fuayeye geçtim; balkon kapıları, alt kat salona inen merdivenler… Bana kattığı değerler için çok teşekkürler Kızılırmak Sineması ve sinemada yolum kesişen güzel insanlar.
Çocukluğumda sinemayla tanıştığım ilk yerdi sanırım 93 veya 92 Maske filminin gece seansına gitmiştik ailecek, oradaki büyülü atmosfer beni çok etkilemişti. Babamla sonrasında Beta kasetlerinden maske filmini defalarca izmiştim. Sonrasında Antalyada sinema da çalışma isteğimi doğuran yerdir. Elveda o zaman sana eski dost iyi ki vardın.
Yorumlar (1)
Deniz Çetiner
3 gün önce / 01.12.2025Çocukluğumda sinemayla tanıştığım ilk yerdi sanırım 93 veya 92 Maske filminin gece seansına gitmiştik ailecek, oradaki büyülü atmosfer beni çok etkilemişti. Babamla sonrasında Beta kasetlerinden maske filmini defalarca izmiştim. Sonrasında Antalyada sinema da çalışma isteğimi doğuran yerdir. Elveda o zaman sana eski dost iyi ki vardın.
Beğendim 0 | Beğenmedim 0 | Cevapla