“Türkiye İşçi Partisi, 60 yıl önce, 13 Şubat 1961'de dönemin işçi sınıfı hareketinin en militan kesimi olan İstanbul İşçi Sendikaları Birliği üyesi 12 işçi-sendikacı tarafından kuruldu.”
Sosyalist Aydınlar TİP’te
Partiyi kuran işçiler-sendikacılar, kuruluştan kısa bir süre sonra, aydınlar ve diğer toplumsal kesimler olmadan etkili bir hareket yaratamayacaklarını anlarlar ve sosyalist aydınlarla ilişkiye geçerler; partinin kuruluşundan bir yıl sonra Mehmet Ali Aybar Genel Başkan olur. O günlerde dile getirilmez ama gerek Aybar gerekse Behice Boran, Sadun Aren ve Nihat Sargın gibi bazı TİP yöneticileri daha önce Türkiye Komünist Partisi saflarında mücadele etmişlerdir.
Yenilenen Program ve Tüzük’ten sonra TİP’e katılımlar artar
M. Ali Aybar'ın göreve başlamasından sonra TİP tüzük ve programını yeniler, işçilerin-sendikacıların, aydınların, Kürt hareketinin, Alevilerin, gençliğin, köylü hareketinin sol-sosyalist ve ilerici temsilcilerinin bir araya geldiği bir sosyalist sınıf hareketine dönüşmeye başlar. Ülke tarihinde ilk defa Türkiye İşçi Partisi bünyesinde oluşan bu sol birliktelik giderek önemli bir örnek, bir sosyalist alternatif oluşturur; günümüze kadar uzanan izler bırakır, sosyalistlerin belleğinde ve özlemlerinde yer bulur. Partinin 1964 programı henüz bilimsel sosyalizm terminolojisini yasal nedenlerle tam olarak kullanamaz: programda "sosyalizm" yerine "toplumculuk" denilir. Ancak Behice Boran'a göre "bilimsel sosyalizm açısından Türkiye Şartlarında geçerli bir programdır".
(Daha detaylı bilgi için https://www.turkiyeiscipartisi.org/ web sitesine bakınız)
1961'de 12 işçi tarafından kurulan Türkiye İşçi Partisinde yenilenen program ve tüzük'ten sonra demokrat ve solcu aydınlar da Parti'ye katılmaya başlarlar.
Can Yücel ve Yaşar Kemal de Türkiye İşçi Partisi saflarına katılır.
Can Yücel, Türkiye İşçi Partisi için bir şiir kaleme alır,
"TİP Türküsü"nü yazar:
Milyonlar'nız batsın beyler
Eksik olsun altınlar'nız
Hayat hakkı davam benim
İşim vardı siz attınız
Taksileriniz batsın beyler
Sizin olsun lüküs yatlar
Bir kap yiy'cek davam benim
Açım diye bebem ağlar
Kurtulduysa bu yurt beyler
Biz kurtardık kaçarken siz
Dönüp sonra nutuklarla
Toprağ'mızı mülk edindiniz
İster aptal bilin beyler
Yeşil deyin ister kızıl
Bir bildiği var halkın da
Yaşadığ'mız hayat değil
Ne partiymiş bunlar beyler
Birbir'ne vur çıkmaz bir şavk
Kuran biziz bizim bu TİP
Odur halkı kurtaracak
Çok kazanandan çok vergi
Göz nuru alın teri
Köylüye yer kentliye iş
Odur halkı kurtaracak
Kuran biziz bizim bu TİP
Odur halkı kurtaracak
Can Yücel
1965 Seçimlerinde TİP
1965'te Türkiye İşçi Partisi yüzde 3 oy alır. Ama toplumdaki ideolojik ve kültürel etkisi bu oranın çok üstündedir. 1965 seçimleri TİP'in kitleler nezdinde meşruiyet kazanması bakımından önemli bir role sahip olur. Bu meşruiyet nedeniyle düşün yaşamında da canlanma olur, sosyalist terminoloji açıkça kullanılmaya başlanır, sosyalist klasiklerin yayımlanması hız kazanır, sosyalist gerçekçi özgün eserler yaygınlaşır. Türkiye İşçi Partisi vermiş olduğu mücadelede alınan bu mesafenin ayırdında olarak partinin yasal düzlemde varlığını sürdürmesine her zaman büyük önem verir ve onu korumaya çalışır.
Can Yücel radyoda 1965 seçimleri için yaptığı konuşmada, adeta Orhan Kemal romanlarından fırlamış gibi kanlı-canlı gerçeği, batakhanelere-bitirimhanelere düşen 8 yaşındaki çocuk Hürmüz'ü... Yokluğu, yoksulluğu, açlığı, vicdanları kanatan haksızlığı anlatır:
Soyadı: Tako, Öz adı: Hürmüz, Takma adı: Elif, Sahne adı: Seher, Suçlular arasındaki adı: Piç,
Anasının adı: Zehra, Babasının adı: Abdi, Milliyeti: Türk, Doğumu: 1957, İşi: Hırsızlık, Vücut boyu: 1,31, Vücut Cesameti: Nârin, Vücut Bünyesi: İnce, Vücut Vaziyeti: Öne eğik, Omuzları: Düşük...
Sevgili Yurttaşlarım,
Şimdi size okuduğum belge, sekiz yaşındaki, Tako adlı kardeşimizin polisteki eşkâl kâğıdıdır.
Tako, bugün Türkiye'de kaldırıma düşmüş, toplumun koruyucu elinden ırak, çoğu da suçlu, dört yüz elli bin Türk çocuğundan biridir.
Elinden tutacak kimi kimsesi yoktur ama hırsızlık ederken yakayı ele verdiğinde, Tako'yu kolundan tutup cezaevinin sübyan koğuşuna atacak bir hükümeti vardır.
Tako'nun doğum tarihi vardır ama insan gibi yaşadığı yoktur.
Tako'nun sabıkası vardır ama geleceği yoktur. Tako'nun onu seven bir atası vardır, Tako'nun "Halkın öğretimi ve eğitimini sağlama, devletin başta gelen ödevlerindendir" diyen bir anayasası vardır ama Tako'ya babalık edecek devlet babası yoktur...
(Can Yücel'in belagati yüksek, ajit-prop sanata örnek gösterilecek bu konuşmasının tamamına Türkiye Sosyal Tarih Araştırmaları Vakfı - Tüstav'ın https://www.youtube.com/watch?v=DzvA8VRs1BM linkine tıklamak suretiyle ulaşabilir ve dinleyebilirsiniz...)
Yaşar Kemal de aynı yıl yine devlet radyolarında yaptığı seçim konuşmasında: İşçilere, köylülere, arkasız memurlara, esnaflara, topraksızlara, kazanında et yerine dert kaynayan analara; yani alın terinden, göz nurundan başka servetleri olmayanlara seslenir...
"İşçiler, köylüler, arkasız memurlar, esnaflar, topraksızlar, kazanında et yerine dert kaynayan analar! Yani alın terinden, göz nurundan başka servetleri olmayanlar! Size söylüyorum: sözüm sizedir! Bir seçim daha geldi çattı. Gene partiler senden rey [oy] istemeye çıktılar. Gene binbir yalan dolanla göz boyamaya, senin alın terini, göz nurunu çalabilmek için bin dereden su getirmeye başladılar. Biz geçen seçimde de karşına çıktık, buradan sana seslendik. Türk tarihinde ilk defa sana fakir fukaranın, yoksulun, emeği yenmişin, hor görülmüşün sesini duyurduk. "Yeter gayri çektiğimiz bunca acılar, bunca yoksulluklar, yeter gayri!" dedik. Sebebini de bir bir söyledik. Seni bir lokma ekmeğe, bir karış toprağa hasret kılan bu zengin partileridir dedik. Artık aldanma, onlara rey verme, kendini de memleketini de bunların elinden kurtar dedik. Sanki biz böyle dememişiz, doğruyu söylememişiz gibi götürdünüz de reylerinizi o zenginlere verdiniz. Hem de zengin partilerinin en azgınına teslim ettiniz hükümeti. Teslim ettiniz de başınız göğe erdi. Alın işte, alın işte! Sekiz aydır hükümetteler. Gördünüz mü marifetlerini? Alın işte! Alın işte size mübarek olsun! Çiçek edip de başınıza sokun! Sekiz aydır meclisi bir dövüş meydanına çevirdiler. Fiyatlar fırladı ki ardından ulaşılmaz. Sen gittikçe yoksullaştın, zengin gittikçe zenginleşti. Hükümet bunların elinde kaldıkça bekle arkadaş, bekle köylü, bekle işçi daha beterin beteri var. Görünen köy kılavuz istemez, bunlar bu vatanı beladan belaya sokacaklar! Hele azıcık bekleyin.
...
Ama dur demek de elinizde. Bir tek reyin başında, reyini onlara verme! Bu memleketin kurtulması da yıkılması da sana bağlı...
Bu böyle sürüp gidemez! Türkiye bunca geriliğe, Türk halkı bunca yoksulluğa layık değildir! Emekçiler! Kardeşlerim! Türkiye İşçi Partisi ile birlikte el ele! El ele! El ele! Güzel ve aydınlık günlere doğru!"
(Yaşar Kemal'in konuşmasını dinlemek için
https://serdaratesergrupbaskanvekilleri.bandcamp.com/track/tipsiz-parlamento-live-remix linkine dokunun...)
Türkiye İşçi Partisi safları içinde işçi sınıfının öncülüğü şiarını bayrak edinmiş olan bu birliktelik 1969 tarihinden itibaren parti içi mücadeleler ve partiye dışardan yapılan saldırılar sonucunda yara almaya başlar. Bu sıkıntılı dönemde Behice Boran, Sadun Aren, Nihat Sargın, Kenan Somer, Şaban Erik, Cemal Hakkı Selek, Tarık Ziya Ekinci ve onların çevresine kenetlenenler hep birlikte partiyi toparlamak için mücadele ederler. O günlerde Genel Başkan olan Mehmet Ali Aslan partiyi toparlamak için çaba harcadıysa da kısa bir süre sonra görevinden ayrılmak zorunda kalır. Ardından uzunca bir süre Şaban Yıldız Genel Başkan olur ve bu sıkıntılı dönemde partinin krizden çıkmasını sağlamak için dirayetle mücadele eder.
1970 yılında yapılan 4. Büyük Kongre'de Behice Boran Genel Başkan seçilir. Behice Boran bir siyasi partide genel başkanlığa seçilen ilk kadındır. O günkü koşullarda bu son derece önemli ve anlamlı bir seçimdir. Boran'ın göreve başlamasının ardından partinin bilimsel sosyalist bir eksende atılım yaparak toparlanmasının güçlü belirtileri ortaya çıkmaya başlar... Dördüncü Büyük Kongre'den sonra TİP, 15-16 Haziran direnişinden sonra partiye katılan işçilerle birlikte güç kazanmaya başlar, partide yeni bir çalışma ve örgütlenme anlayışı egemen olur. TİP kısa süren bu dönemde yaklaşan faşizm tehlikesine karşı diğer anti faşist güçleri uyarmaya, faşizm tehlikesine karşı güçbirliği çalışmaları yürütmeye çaba gösterir. Soldaki bazı gruplardan farklı olarak 12 Mart darbesine hemen tepki gösterir. Buna karşın kongrenin hemen ardından gelen 12 Mart askeri darbesi sonucunda TİP'in kapatılması ve TİP yöneticilerinin hapse atılması partinin güç kazanmasının önünü bir bıçak gibi keser. Parti kapatılır, yöneticileri hapislik olur. 1974 affı sonrası 1 Mayıs 1975 tarihinde Türkiye İşçi Partisi Behice Boran'ın öncülüğünde yasal olarak 4. Kongre'nin politik ve örgütsel yönelimleri doğrultusunda ikinci kez yeniden kurulur. Parti, 1980 darbesiyle yasal olarak ikinci kez kapatılmasına rağmen, 1987 yılında TKP ile birleşilip Türkiye Birleşik Komünist Partisi - TBKP adını aldıktan kısa bir süre sonra varlığına son verir...
Kaynakça:
1- https://turkiyeiscipartisi.org/index.php internet/web sitesinden önemli ölçüde yararlanılmıştır
2- https://www.youtube.com/watch?v=DzvA8VRs1BM can yücel'in 1965 radyo konuşması
3- https://serdaratesergrupbaskanvekilleri.bandcamp.com/track/tipsiz-parlamento-live-remix yaşar kemal'in 1965 radyo konuşması
4- www.tustav.org türkiye sosyal tarih araştırma vakfı web sitesi
Yorumlar (0)