Son yıllarda Solfasol’de Ankara ile ilgili kitapları tanıtmaya çalışıyorum ve yeni çıkan kitapları atlamadan ve gecikmeden, sizlere duyurabilmek için çaba gösteriyorum. Bunun anlamı şu: Ankara ile ilgili bir çalışma yapan ve yazanların, Solfasol okuyucuları tarafından bilinmesini ve biliniyorsa, daha iyi tanınmasını sağlamaya çalışmak.
Bu işi yaparken, kuşkusuz atladıklarım ve yeteri kadar iyi değerlendiremediklerim de oluyordur, çok dolaylı bir Ankara ilgisi söz konusuysa, onu biraz abartıp gereğinden fazla büyüttüğüm ve ayrıntılar/dolayımlar arasında boğulduğum da.
Ama gerçekten bu alanı, bütünüyle eksiksiz ve oranları doğru kurulmuş bir biçimde metinleştirmek ve yeni katkılardan sürekli ve doğru biçimde haberdar olmak için izlemek, kolay bir iş değil. Ama bunun önemi yok. Madem bu işi yapmak için çalışmaya başlamışım, hiçbir mazerete sığınmadan, bu işi olabildiği kadar tam ve düzgün yapmalıyım.
Üzerine kitap/lar yazılmış ya da mahalleleri veya yakın çevresi üzerine çok sayıda yayın yapılmış kentler içinde, önde gelenlerden biri değil Ankara. Türkiye'nin hiçbir kenti, İstanbul ile yarışamaz. İstanbul hem edebiyat hem araştırma hem de değerlendirme yazıları (hem de başta fotoğraf olmak üzere sanat kitapları) bakımından, Türkiye'nin bütün kentleri üzerine yapılmış yayınlarla yarışacak kadar çok, üzerinde çalışılmış/çalışılan bir kent.
Belki İzmir de, sayısal olarak İstanbul ile yarışabilecek düzeyde olmasa da, özellikle belediyenin yayın politikası nedeniyle, üzerinde çok çalışılan kentlerden... Ankara, bu açıdan yabana atılamayacak derecede önemsenmiş kentlerden biri olmakla birlikte, üçüncü sırada sayılabilir.
Aşağıdaki paragraflar, bunu nasıl yapabileceğim üzerinde düşünmeye başlangıç olarak kabul edilebilir. Öncelikle, yapılması gereken, ama yapamayacağım işleri belirtmeliyim: İlk aşamada, edebiyat dünyasını, yani Ankara ile ilgili roman, şiir, öykü, anı, edebi deneme alanlarındaki ürünlere değinemeyeceğim. Ancak bu alanın çok önemli olduğundan ve içinin yeteri kadar ciddi çabayla, iyi bir biçimde (eski deyimle) "tefriş edilmesi" gerektiğinden, hiç kuşkum yok.
Başlangıçta ele almayacağım ikinci alan ise, süreli yayınlar olacak. Yani, Ankara ile ilgili yayınlanmış gazete ve dergileri inceleme konusunu da, erteleyeceğim. Ankara'da çok sayıda, Ankara ile ilgili dergi yayınlandığını biliyorum ve gerçekten her biri olağanüstü emeklerle ve çabayla (belki de "nankörlükle karşılaşmış bir çabayla" demem gerekir) çıkarılmış olan, çok sayıda dergi olduğunu biliyorum. Ankara gazeteleri de, pek önemli olmayan bir alanmış gibi görünüyor ilk başta. Belki Ankara gazetelerinin önemi ve sayısı giderek azaldı; ama başlangıçta, nasıl desem, "Rüzgarlı Sokak'ın Rüzgarlı Sokak olduğu günlerde", Ankara gazeteleri önemliydi ve bu kente ait çok şeyler söylüyordu. Bu eski koleksiyonlardan başlayarak, bu alan üzerinde çalışmak gerekiyor.
Başlangıç olarak, Ankara ile ilgili kitaplar yazanları, ya da birçok yazarın Ankara yazılarının/makalelerinin derleyicisi olanları, ele almaya çalışacağım. Bu da kolay bir iş değil. Benzer çabalardan biliyorum ki, atladığım veya bilmediğim ya da ihmalciliğim yüzünden, gücendirici olabilecek bir iş yapmaya giriştiğimi biliyorum. Aslında nesnel bir iş, bir çalışma yapmak istiyorum. Ama hiç farkında olmaksızın, öznel davranışlar içine girmiş olabileceğinizi, iş-işten geçtikten sonra, görüyorsunuz.
Ankara ile ilgili kitapların yazarları veya derleyicileri olarak düşündüğümde, karşıma genellikle iki öbek çıktığını düşünüyorum:
- Ankara kenti ile ilgili olarak, çeşitli disiplinler bakımından yaklaşarak çalışma yapmış olan akademisyenler ve
- Ankara'yla gerçekten ilgilendikleri veya bu kenti sevdikleri için, bu kentle bir bağ kurmuş olduklarını düşündükleri için, Ankara'yla ilgili çalışanlar ve yazanlar...
Sınıflamayı bu biçimde yapmak bile, çok öznel gibi duruyor. Biliyorum. Ama kitaplığıma baktığımda, bunun uygun bir sınıflandırma olduğunu düşünüyorum.
Önce, akademisyenler öbeğine bakarsak, burada, Ankara ile ilgili (Ankara kentinin bütünü için olabileceği gibi, bazı mahalle/semt, ya da bir sektörüyle ilgili) en azından bir kitabı (ve şu anda sayıları üzerinde hiçbir şey söyleyemeyeceğim miktarda da makaleleri) olan isimler yer alıyor. Bazılarının isimleri de sadece, çok yazarlı kitaplarda yazarlardan biri olarak veya derleyeni olarak geçiyor.
"Üzerine kitap/lar yazılmış ya da mahalleleri veya yakın çevresi üzerine çok sayıda yayın yapılmış kentler içinde, önde gelenlerden biri değil Ankara."
Şimdilik sadece yazarların isimlerini anmakla yetineceğim, yazdıkları kitapların bibliyografik notlarını buraya almayacağım. Yaklaşık bir tarih sırasına göre davranmak gerekirse, yazarlar şöyle sıralanabilir: Afif Erzen, Fehmi Yavuz, Tuğrul Akçura, İlhan Tekeli, Ruşen Keleş, Özer Ergenç, Gönül Öney, Sevgi Aktüre, Gönül Tankut, İnci Aslanoğlu (kitabın başlığında Ankara adı geçmemekle birlikte, Ankara için alanında en önemli kitaplardan), Rıfat Özdemir, Hülya Taş, Musa Çadırcı, Suavi Aydın-Kudret Emiroğlu (bu son iki isim, bir Ankara Ansiklopedisi sayılabilecek kapsamlı bir kitap yazdılar ve bu alanda başka kitap yayımlamadılar), Sureya Faroqhi, İlber Ortaylı (?), Musa Çadırcı, Enis Batur, Musa Kadıoğlu, Mehmet Tuncer, Nuray Bayraktar, Enis Kortan, Baykan Günay, Ali Cengizkan, Güven Arif Sargın ve Bülent Batuman.
Ankara ile ilgili olarak, akademik çevrede çok sayıda referans alan seminer/sempozyum ya da derlemelerin editörleri olarak Erdal Yavuz, Ayşıl Yavuz, Yıldırım Yavuz (Tarih İçinde Ankara), Yılmaz Kurt (Tarihte Ankara Uluslararası Sempozyumu), Tansı Şenyapılı (Cumhuriyet'in Ankara'sı) ve Funda Şenol Cantek (Cumhuriyet'in Ütopyası: Ankara) isimlerinden de bahsetmek gereklidir.
Ancak ikinci bölümde, yani akademisyen olmadıkları halde, Ankara ile ilgili olarak çalışan ve başka hiçbir ismin katkıda bulunmadığı alanlarda, yerel bir araştırmacı ya da hemşehri olarak, kente katkıda bulunan kitapların yazarı olarak da, Turan Tanyer, Yavuz İşçen, Timur Özkan ve Önder Şenyapılı'nın adlarını anmalıyız. Ankara üzerine çalışan bu yazarlar, kitaplarıyla, dijital ortamdaki siteleriyle, dergilerle ve yaptıkları sunuşlarla, sürekli olarak, kente dair şaşırtıcı ve yeni bilgiler verirler...
Bir önceki paragraftaki kadar çok sayıda kitap ya da çalışma katkısı olmasa da, Ankara için özel iki ismin de, bu listeye eklenmesi gerekir, kanımca... Güven Tunç ve Güven Dinçer. İkisi de çok özel katkılar yapmış olan Ankaralılar olarak görülebilir. Güven Dinçer, aile kökeni olarak birçok kuşaktan beri Ankaralı ve kentin coğrafyasını adım adım izler. Güven Tunç ise insanları, çalışma yerlerini ve Ankara bakımından, yerleri doldurulamaz özelliklerini inceler.
Bundan sonraki yazılarda, üstteki paragraflarda yer alan ve akademisyen olmayan yazarların Ankara'ya olan katkılarını biraz daha yakından görmeye çalışacağız. Ankara üzerine ortaya çıkmış ve çıkmakta olan bu "külliyat" üzerine, hem açıklamalar yapmak ve tanıtmak hem de ortaya çıkmakta olan Ankara kentinin anlamı/yorumları üzerinde tartışma olanağı bulmaya çalışacağız.
Yorumlar (0)